13 Eylül 2007 Perşembe

Likya Yolundan İnsan Manzaraları: Tüfekli Çoban

Gavurağılı’na inerken, uzun yeşil ağaçların arasında yürüyorum. Son iki buçuk saattir sürekli yoğun dikkatle yürümek zorunda kaldığım yamaç inişinden sonra yorgunum, karnım aç. Önce köpeği gördüm, arkasından da koyunları. Bedenim tüm yorgunluğa rağmen, acil durum haline geçti- köpek gördüm ya. Bu yürüyüş öncesi beni tek düşündüren çoban köpekleriydi. Yaban hayvanlarının benden kaçacağını düşünüyordum ama görevi sürüsünü korumak olan ve o yüzden de saldırmaya programlanmış çoban köpekleriyle ne yapacaktım! Durdum, alarm halinde gözlerim çobanı arıyor. Kulaktan dolma bilgim var ya: çoban köpekleri tehlikeli, tehlikeyi savuşturmak için hemen çobana selam vermek lazım. Gözlerim çobanı bulmak için tüm alanı tarıyor. Pos bıyıklı, sakallı, elli yaşlarında ve de tüfekli bir adam beliriyor. Gördüğüm ilk tüfekli çoban. Hafif ürkütücü bir görünümü de var. Hemen selam veriyorum, yanına doğru temkinle yürüyorum. “Köpekler sizin mi?” Koyunlar hızla yanımdan geçiyor. Çoban güleryüzlü, gözleri gülüyor. “Gel geçireyim seni” diyor.

Klasik soruları soruyor, nereden geliyorum, nereliyim, tek başına mıyım? “Gel iki laf edelim” diyor. Yolun bir kenarındaki taşı gösteriyor, “Otur”. Kendi de öbür yandaki bir taşa oturuyor. Cebinden küçük çıkınımsı bir şey çıkarıyor. Hem konuşuyor, hem de tütününü, kâğıdını çıkarıyor, bir sigara sarıyor. Yörük’müş. Domates seralarında da çalışmış ama yapamamış. Hemen anlıyorum, “Memur gibi çalışmak uymadı, değil mi?” diyorum. Gülüyor. Memleket meselelerinden, o yöreden, yaşamdan konuşuyoruz. Benim tarih öğretmeni olduğuma kanaat getiriyor, olmadığımı söylesem de bir şey değişmiyor, onun için tarih öğretmeniyim hala. Dağlarda tehlike olmadığını anlatıyor, “Sen şehirde kendine dikkat et” diyor.

Bir ara: “Aileyi, eşi, dostu bırakmak zor ama ruhun nerede dinleniyorsa, orada yaşamalı” diyor… Ruhun nerede dinleniyorsa… Sözlerindeki bilgelik beni derinden sarsıyor…

15–16 yaşlarında temiz yüzlü, pantolonlu, tüfekli, kendinden emin görünen bir kız geliyor sonra, “Baba merak ettim, koyunlar geldi, sen gelmedin” diyor. Özgür ruhlu bir baba, özgür ruhlu, ayakları yere basan bir kız yetiştirmiş diye düşünüyorum ve ruhu nerede dinleniyorsa, orada yaşıyor.

2 yorum:

  1. YAZILAR HARİKA AMA BİRKAÇ RESİM DE OLSA...

    YanıtlaSil
  2. Yazının bir yerlerinde yazmışımdır, bu yolculukta fotoğraf makinem yoktu. Ancak yazıları yazmaya başladıktan sonra, yolda tanıştığım Rita ve Itzik sağolsunlar fotoğraflarını paylaştılar. Biraz daha ilerlerseniz, fotoğraflarla karşılaşacaksınız.

    YanıtlaSil