Bugünkü yazı vipassana meditasyonuna ilişkin gibi görünse de, aslında yaşamımızda olanları daha açıklıkla, olduğu gibi görebilmek için yardımcı olabilecek bazı yaklaşım ve önerileri içeriyor.
Ağustos 2005
Gaia House'un kurucularından biri ve vipassana hocası olan Christopher Titmuss'un bir konuşmasından (What is Insight Meditation, 1995) bende kalanlar:
Vipassana, Pali dilinde (Sanskritçenin sonraki bir formu) içgörü demek...
Vipassana gerçekte bir teknik ya da yöntem değil... Meditasyon yaşantısının, farkındalık yaşantısının içinden gelendir aslında vipassana/içgörü...
Uygulanan meditasyon; "vipassana/içgörü" içindir... Yani:
* olanın gerçeğini, doğasını görmek için...
* yüreğimizi açmak için...
* gerçeği görmek için...
İçgörü nedir? Nasıl tanırız içgörüyü?
Bir anlık farkındalıktır içgörü... Bir şeyi daha açık ve net görüveririz... Bir şeyi berrak bir şekilde gözlemleriz... Nereden geldiğini bilmeyiz, birdenbire geliverir... Zihnin gidemediği yerden gelir ve gelmesini sağlayamayız...
(Bir meditasyon sırasında bu içgörü gelişine ilişkin gözümde bir sahne canlanmıştı... İçgörü paraşütle iniyor gibi ve ancak zihinde yer varsa, aralık varsa, inebiliyor... Yani düşünceler, endişeler, kaygılarla doluysa zihnimiz; inecek yer olmuyor... Bunlar birbiri ardına sıralandıkça, yer kalmıyor... Ancak amaç bunlardan kurtulmak değil... Farkına varmak... Farkındalık iste o alanı açıyor... Farkındalık boşluk yaratıyor... Farkında olmak paraşüt alanı oluşturuyor yani...)
Bana vipassanayı ilk tanıştıran, yürekten bağlı hissettiğim hocam Rastrapal Mahathera, "A Guide to the Mind Purification (Vipassana)" isimli kitabında, vipassananın kelime anlamı için şunları yazmış:
Vipassana, ön ek olan "vi" ile kök kelime olan "passana" sözcüklerinin birleşiminden oluşur. Passana, "görmek" anlamında olan passati fiilinden gelir. Ön ekler genellikle kök kelimenin anlamını güçlendirmek, vurgulamak için kullanılırlar. Burada vipassana bir bütün olarak, "doğru bir şekilde, gerçeğe uygun şekilde görmek, algılamak" demektir. Neyin içgörüsü? Görülecek, algılanacak nedir? Tüm fiziksel ve zihinsel olguların görülmesi. İçgörü; olan'ı olduğu gibi, gerçek doğasıyla, açık bir şekilde görmek demek. Başka bir deyişle, gerçeği görmek demek.
Sözlük anlamıyla da, içgörü;
* derinden görme gücü. (Scott, Foresman Advanced Dictionary)
* bir durumu açık ve derinden algılama. [Clear or deep perception of a situation.] (Webster's Dictionary, The Rosetta Edition)
* karmaşık bir durumu açık bir şekilde (ve genellikle ansızın) anlama. [The clear (and often sudden) understanding of a complex situation.] (Webster's Dictionary, The Rosetta Edition)
* olan'ın iç doğasını sezgisel olarak kavrama [Grasping the inner nature of things intuitively] (Webster's Dictionary, The Rosetta Edition)
* içyüzünü anlama, kavrama, anlama (Webster's Dictionary, The Rosetta Edition)
Yaşamımızda ve vipassana uygulamalarımızda sıklıkla kullandığımız içgörü kelimesinin anlamına biraz değindikten sonra, bunu yaşama bağlamak istiyorum. Christopher'ın pek çok konuşmasında heyecanlı heyecanlı "yaşamda sizin için önemli olanın ne olduğunu sorun kendinize, boşa geçmesin yaşamınız!" dediğini her duyduğumda, ondan bizlere yayılan derin bir şefkati hissediyorum... İşte bu konuşmasında yaşamda gerçekten önemli olana ilişkin bir şeyler söylemiş:
Yaşamda gerçekten önemli olan:
* zihnin içine girip, onu tanımak,
* "olan"ların doğasını derinden görmek,
* yaşamın gerçeğini görmek,
* zihnin doğasını görmek...
En temele, en basite, en sadeye inin: Şimdi buradayız, bakın! Şu anda ne oluyor, bakın, bakın! Bu kadar basit!
Gerçeğe ve onun günlük yaşamdaki varlığına uyanmak için, birkaç yardımcı nokta:
* Etik: Dünyada oluş biçimimizin; başka bir varlığa ya da kendimize zarar vermeyecek bir halde olması, zarar vermeye yönelik bir isteğimizin ya da niyetimizin olmaması.
(Benim kimseye zarar verme niyetim yok, deyip, ilerlemeyin... Bunu yazarken, birden kendime verdiğim zararları da düşündüm: aç olmadan yemem, gereksiz endişelere kapılmam, kızgınlığımın altındaki ihtiyacı bir an önce görmeyip, bedenimi ve zihnimi kızgınlığa kaptırmam, yeterince su içmemem, liste uzar gider, değil mi? Ve de başkalarına verdiğimiz zarar: birinin arkasından konuşmak, birini bekleterek zamanını çalmak, deterjan kullanarak suda yaşayan canlıları öldürmek, bu listede uzar gider, değil mi?)
(Etiğin önemli olmasının çok açık bir sebebi var bana göre. Hani derler ya, "çiğ yemedim ki, karnım ağrısın". Birisine zarar vermediğimizde, zihnimiz rahat oluyor. Yaşam sorunlar getirebilir ama biz yaratmadığımızda suçluluk duygusu, pişmanlık, huzursuzluk duygularından arınmış oluyoruz ki, bu; gerçeği berrak bir şekilde görebilmek için gerekli zihin berraklığına önemli bir katkı sağlıyor.)
* Manevi araştırma: Bu da beden ve zihin farkındalığını artırmaya yönelik tüm meditasyon ve beden çalışmaları anlamına geliyor... Kendi bedenimizi ve zihnimizi gözlemlemek, tanımaya çalışmak yani... Hani kendi belgeselimizi izlemek diyoruz ya...
* Aynı kafada insanlarla ilişkide olma: Bizler bunun değerini yakından biliyoruz... Yaşamın içinde kaybolmak kolay... Farkındalığımızı yitirmek, unutmak kolay... Bir araya geldiğimizde birbirimize şevk ve destek verdiğimizi görüyoruz... Oluşan dönüşümlerin eski kalıplara kaymaması için belli bir süre sanki alçıdaki kol gibi sarıp sarmalanması yararlı oluyor... İşte bir araya gelmelerimiz o alçı gibi, bizi farkındalıkta tutuyor, ta ki dönüşüm; alışkanlık enerjisinden daha güçlü olana kadar... Yahoo grupları, Çarşamba oturmaları, vipassana kursları bu dayanışmanın örnekleri...
* Bilgelik geliştirme: Bu da uygulayarak, yaşamın içinde kaybolmayıp, sürekli yepyeni gözlerle olan'ın doğasını görmeye çalışarak oluyor...
* Şefkat, sevgi geliştirme: Sevgi kapasitemizi artırarak, gün içinde sevginin tezahürüne izin vererek, yer açarak oluyor...
Gerçeğe uyanmada yardımcı yollardan biri olan Vipassana/içgörü meditasyonu;
* duygusal ve psikolojik içgörüler,
* derin bir farkındalık,
* iç huzur,
* yoğun ve özgürleştirici bir şimdi ve burada idraki sunar...
İçgörü için uygun ortam:
* Doğa
* Sessizlik
(Bunlar kolaylaştıranlar elbette, yoksa içgörü her yerde, her ortamda ortaya çıkabilir. Bana göre, önemli olan zihinde yer olması... Elbette sessizlik ve doğa bunu çok çok kolaylaştırıyor.)
İçgörüyle ne yapabiliriz:
** Bazı içgörüler yalnızca görülmekle değişiklik sağlar, yani bir şeyi netlikle, açıklıkla görmek dönüşüm için yeterlidir... (Evvelki Çarşamba oturma çalışmasındaydı sanırım, vipassana usulü bağışlama çalışması (bu isim de yemek ismi gibi oldu :) ) yaparken, bir arkadaşımız kendisini kızdıran bir olayı bir anda bambaşka bir açıdan gördü ve artık ortada kızacak, bağışlayacak hiç bir şey kalmadı... Açıklıkla görmek yetti... Sıkışmış enerji o berrak görüşle çözülüverdi...)
** Bazı içgörüler takip ister, yani görülene ilişkin adım atılmasını ister... (Sevdiğim işlerle uğraşırken, kendimi tüketecek ölçüde kaptırdığıma ilişkin bir içgörüm var; henüz kaptırma aşamasına gelmeden durmam ya da kaptırdıysam çok ilerlemeden durmam için küçük de olsa somut adımlar atmam, bu konuda bana yardım edebilir... Her hafta ne olursa olsun bir gün tamamen durmak gibi, içimde herhangi bir sıkıntı hissettiğimde, durup, kendimi kaptırıp kaptırmadığımı sorgulamaya niyet etmek gibi, bilgisayarın üstüne konuya ilişkin bir hatırlatıcı yapıştırmak gibi)
** Bazı içgörüler derinleşmek ister, yani ipin ucu bulunmuştur, ama ipi tutarak, daha derinleşmek gerekir... (Burada değişik yöntemlerden yararlanılabilir)
** Bazı icgörülerin yaşamda keşfedilmesi gerekir... (Yürekten iletişim çalışmasında, her kızgınlığın altında karşılanmamış bir ihtiyaç olduğunu gördüm. Ancak yaşamın içinde bunun uygunluğunu keşfetmem gerekiyor ve keşfettikçe bu içgörü dönüşüm sağlıyor.)
** Bazı içgörüler de o anda anlaşılmaz, haftalar sonra "jeton düşer". (Bu bana sıklıkla olur... Özellikle yoğun eğitimlerin sonunda, tam olarak ne öğrendiğimi bilemem... Günlük yaşama döndükten sonra, orada duyduklarım, gördüklerim günlük yaşam içinde zihnimin içinde yankılanır... Ve bir anda -yemeği karıştırırken, dolaptan domates alırken, merdiven çıkarken- açıklıkla görüveririm...
Uygulama önerisi:
Kendinize somut bir süre belirleyin ve bir günce tutun: (Diyelim "on gün boyunca her gün en az bir içgörü yazacağım" gibi, ancak ucu açık bir zaman yapmanızı önermem. Zihin bu ucu açıklıktan pek hoşlanmayıp, işi tembelliğe vuruveriyor. Belli bir süre deyin de, sonra canınız isterse, uzatırsınız.) Öneri sorular:
* Bugünün birincil, en önemli, öne çıkan deneyimi neydi?
* Bu deneyimde ne gördüm?
* Bu gördüğüm için takip adımları atmam gerekiyor mu? Derinleşmek uygun mu? Bu içgörüye ilişkin kendimden bir isteğim var mı?
Yaşam dansında kendi figürlerimi yapmanın, nasibime düşenlere can vermenin keyfi ve yürekten taşan sevgiyle
Bu bilgilerin ortaya çıkmasında katkısı olan, bilgileri aktaran, bu yazıların yazılmasını şevklendiren, yazılırken yardım eden, üzerlerindeki etkiyi paylaşarak yeni yazıları besleyen, bu ekip çalışmasında yer alan her varlığa yürekten teşekkürler...
19 Ekim 2007 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder