19 Şubat 2008 Salı

Bir İnziva Planlamak

“Arzu duymamakta, bir şey olmamakta, bir yere gitmemekte büyük mutluluk vardır.”
Krishnamurti

İnzivalar işte böyle deneyimler, hiç kimse olmak zorunda olmadığımız, bir yere gitmek zorunda olmadığımız, hiçbir şey yapmak zorunda olmadığımız, yalnızca öylece olduğumuz, olanı izlediğimiz, olanla özdeşleşmeyi bıraktığımız… Sessizliğin kollarına kendimizi bıraktığımız… An’ın akışıyla süzüldüğümüz…

Türk Dil Kurumunun sözlüğünde, inziva, “dış dünyayla bütün bağlarını keserek Tanrı'yla birleşebilmek için insanın kendi içine kapanması” olarak tanımlanmış. Sanırım ben olsam, “gerçeği görebilmek için, insanın kendi içine açılmasıdır” derdim…

Ne olursa olsun, anladığım kadarıyla inziva bir şeyi durdurmak demek…

Bana göre:
- Yapılacak ilk iş, ne halde olduğumuza bakmak, yani mevcut duruma. (Ben yazmayı da seviyorum. Sanki mevcut durum raporu gibi)

Zihnimiz ne halde? Son zamanlarda tahammülsüz müyüz, kızgın mıyız, canımız hiçbir şey yapmak istemiyor mu? Yolumuzu kaybetmiş gibi mi hissediyoruz? Kendimizi dövüyor muyuz yoğun olarak?
Bedenimiz ne halde? Yorgun muyuz sürekli, gereksiz kilo mu aldık, bedenimizde toksin artışı olduğuna ilişkin belirtiler mi var?
İlişkilerimiz ne halde?
Yaşamla bağlantımız ne halde?
Ya da kendimizde bir şey mi geliştirmek istiyoruz? Farkındalık, dinginlik gibi.

- Sonra ikinci adım neyi durdurmak istediğimize karar vermek

Bedenimize aldığımız doğal olmayan yiyecekleri mi?
Konuşmayı mı?
Hızlı hareket etmeyi mi?
Farkında olmadan yaşamayı mı?
Okumayı mı?
Yazmayı mı?
Televizyon seyretmeyi mi?
E postalara bakmayı mı?

Genellikle üç çeşit inzivadan söz ederler:
Fiziksel: bedensel aktiviteler azaltılır ve yavaşlatılır.
Sözel: tamamen sessiz bir süre geçirilir. Ya da belirli bir süre yalan söylemek, dedikodu yapmak, anlamsız konuşmak, başkasının arkasından konuşmak bırakılır.
Zihinsel: zihin izlenir, kızgınlık, kıskançlık, üzüntü gibi duygular görülür ancak bunlarla harekete geçilmez. Düşünmeyi durdurmaktan da söz edilir, ancak bu bana daha ziyade bastırmak gibi geldiği için, pek yanaşmadığım bir yaklaşımdır. Görmek, tanımak, izlemek, peşinden gitmemek, yanında oturmak, düşünceye yapışmış duyguya bakmak, düşüncenin ardındaki karşılanmamış ihtiyaca bakmak bana daha yakın geliyor.

Neleri durdurmak istediğimizi iyice netleştiririz.

- İnzivanın süresine karar veririz.

Örnek süreler: (bu sayıların bir özelliği yok, yalnızca bedende kan ve lenf sistemi temizliğinin 7 günde olduğunu, bazı alışkanlıkların değiştirilmesinin -bir nöron oluşumu için 21 gün gerektiğinden hareketle- 21 gün aldığını duymuşluğum var)
21 gün
10 gün
7 gün
3 gün
1 gün
Uyandığımdan öğlene kadar, yarım gün
2 saat
Yarım saat
Çoğu zaman süreden ziyade, o süre içindeki bilinç kalitesi önemli.

- Bir sonraki adım; kapsamlı, gerçekçi bir niyet hazırlamak (Yine yazılı olmasında fayda var. Zira inzivanın bir yerinde ‘of ya bunu da niye yapıyorum şimdi’ halleri gelirse, mevcut durumu ve niyeti okumak şevklendiriyor insanı. Deneyimle sabittir :))

Genellikle niyetlerde olumlu bir ifade kullanmak daha iç açıcı oluyor.
Mesela “yarın sabahtan başlayarak 3 gün boyunca yalan söylememeye niyet ediyorum” yerine, “Yarın sabahtan itibaren 3 gün boyunca hep doğruyu söylemeye niyet ediyorum” daha sevimli, sürece daha saygılı sanki, kendimize karşı daha çok sevgi içeriyor. Zira iki seçeneğimiz var, ille bir şey söyleyeceksek: gerçeğe aykırı konuşmak ya da gerçeğe uygun konuşmak. Hangisini seçiyorsak, onu ifade etmek daha destekleyici ve teşvik edici.

Yaşamlarımız çok uzun inzivalara uygun olmayabilir. Ancak yaratıcı çözümler bulmak her zaman mümkün diye düşünüyorum. Son inzivadan sonra aylarca Cuma günleri sessiz gün yaptım. Yani telefonları kapattım, televizyon seyretmedim. Bazı günler internete de bakmadım, kitap da okumadım. Yalnızca sessizlik ve bir anlamda durmak yaşadıklarımı sindirmeme çok yardımcı oldu. Hani bir hikaye vardır, ‘ruhlarımız arkada kaldı’ der, yerliler. Ben de durdum ve ruhumun yetişmesine fırsat verdim. Böyle sessiz günleri hala yapıyorum.

Bu iş ekmek makinesinde ekmek yapmaya benziyor (annemler ekmek makinesi almış da, günde birkaç kez arayıp, denemelerini anlatıyorlar:) ). Oyun haline getirilip, çeşit çeşit kombinasyon denenebilir.

2 saatlik mutlak sessizlik yapılabilir, bu sessizlik içinde bedenimizde ne oluyor, zihnimizde ne oluyor, dikkatle izleriz. Çocuğu olanlar bile arada derede böyle iki saati bulabilir sanırım.

Hatta belki 1 günlüğüne doğa içinde bir otele gidilebilinir. Cep telefonu kapatılır, yakınlara otelin numarası verilir acil durumlar için. 24 saat minimum konuşma ile (o da oteldeki görevlilerle mecbur kalınca) yine yalnızca zihin ve beden izlenir. Bu da benim sık yaptığım bir şey. Genellikle Yalova Termal’e gitmeyi seviyorum. Hem İstanbul’dan ulaşımı rahat (deniz otobüsü ve minibüs), hem yeşillikler içinde, güzel bir yürüme parkuru var, hem dışarıda (karda bile) sıcak yüzme havuzuna girilebiliyor. İstanbul’a yakın olduğu için Burgazada’daki Öğretmenevi de yine böyle inziva için gittiğim bir yer.

Belki sabahtan akşama bir günlük inziva yapılabilir doğa içinde. Yine cep telefonu sessize alınır (acil durumlar için). Kitap okunmaz, minimum konuşma. Tek başına doğada yürünür. Böyle sessiz günler için genellikle Adalara gidiyorum. Hem emniyetli geliyor tek başına doğada yürümek, hem yakın, hem ucuz, hem de İstanbul’dan başka bir aleme gitmiş gibi hissediyorum kendimi orada.

Evde yarım gün ya da bir gün ayrılabilir. Telefonlar kapalı. Televizyon, internet, kitap yok. Belki yavaş yavaş küçük çaplı ev işi yapılabilir. Ancak her an zihin ve beden izlenir. Bu tip benim en sevdiklerimden biri. Zira iş yaparken, yalnızca o işe odaklanıyorum. Genellikle bu tür inzivaları kafam karıştığında, bir sorunun içinden çıkamadığımda, yolu göremediğimde yapıyorum, çoğunlukla da doğal olarak kendimi bu inzivanın içinde buluyorum. Gün içinde o konuyu çok az düşünüyorum. Düşündüğümde de fark ediyorum. İşe odaklanıyorum, bedenime odaklanıyorum, duygularıma. Ve neredeyse her sefer ertesi gün bambaşka bir gün oluyor ve zihnime açıklık geliyor. Ancak bu, elbette temizlik günlerimizdeki gibi bilinçsiz bir süreç değil. İnzivaların ana unsuru; bilinç, zihni ve bedeni izlemek.

Ya da mesela bir gün boyunca bir şey söylemem gerekiyorsa, doğruyu söyleyeceğim diye bir inziva da yapılabilir. Eskiden boş konuşma ile ilgili böyle niyetler yaptığımı hatırlıyorum. Ya da başkasının arkasından konuşmamakla ilgili. Hatta uzun süre, “şimdi bu söylediğimin bir yararı var mı?” diye kendime sorduğumu da hatırlıyorum. Ancak inziva niyetlerinin belli bir süresi olmasının yararlı olduğunu düşünüyorum şimdi. Yani ucu açık olan çalışmalardan benim zihnim hoşlanmıyor. Hemen kaytarıyor ya da gözü korkuyor. 3 saat, öğleden sonra, 1 gün, 3 gün gibi sonu belli süreler yapılabilirliği artırıyor. Süreyi gerçekçi belirlemek önemli.

“Bir gün boyunca kızgınlığımı izleyeceğim. Kızdığımda bedenime ne oluyor, zihnimde ne oluyor, kendime ne söylüyorum, hangi ihtiyaçlarım karşılanmıyor diye bakacağım. Kızgınlıkla hareket etmeyeceğim, yalnızca izleyeceğim. Gerekirse, yarın bağırabilirim, kızgınlığımı kusabilirim ama bugün yalnızca izleyeceğim. Ve hatta gördüklerimi yazacağım. Sanki bir laboratuar araştırması gibi, tez yazar gibi, bir tiyatro eleştirisi yazar gibi ya da bir hikaye yazar gibi.” de diyebiliriz.

Bedensel destek de verebiliriz bu inzivalara. Yediklerimizi daha sadeleştirebilir, basitleştirebiliriz. En son denediğim oruç çok hoşuma gitmişti. Buda Size Yemeğe Gelse diye bir kitap almıştı annem hediye olarak. Çabucak okumuştum ve içinde yazanlarla çok bağdaşmıştı kendi deneyimlerim de. Bu kitapta daha yumuşak ve rahat bir oruç vardı. Üç aşamalı. Haşlanmış sebzelere, kuruyemişe de yer veren. Daha sağlıklı ve uygulaması daha kolay gelmişti bu tarz. 21 gün de uygulamıştım. Şimdi yine böyle bir program yapacak olsam bu tarz daha yakın gelir sanırım.

Dedim ya, ekmek makinesinde ekmek yapmak gibi. İçine ne koyacağımız, ne çıkaracağımız bize kalmış. Önemli olan merak, keşif coşkusu, yeni bir şey denemenin sevinci, zorluklar çıksa bile dayanma gücümüzü görüp sevinme, kutlama…

İnziva yapacağımızı gerekmedikçe başkalarına söylememenin faydalı olduğunu düşünüyorum. Neden bilmiyorum ama insanlara sessizlik, tek başınalık değişik geliyor. Deneyimlemedikleri bir şey üzerinde de epey yorum yapabiliyorlar. Nadiren destek geliyor. Sonunda ben kolayını inziva yapacağımı söylememek olarak buldum. Çıkınca gerekirse paylaşıyorum.

Bir başka püf nokta da, eğer bir günden uzun inziva yapıyorsak, her günü tek başına ele almak. Yani sizi bilmem ama ben bunca uzun inzivadan sonra bile “nereden soktum başımı yine bu inzivanın içine, deli miyim, kendime kastım ne?” diye söyleniyorum. Ama daha “arınarak, gelişerek, büyüyerek, sevgi kapasitem artarak” çıkmadığım bir inziva yok. Böyle söylenmelerle başa çıkabilmek için, “Tamam bugüne odaklanalım, sonra gerisine bakarız” yaklaşımı bana çok yararlı gelmiştir.

Evet, bunlar kendi kendimize yapabileceğimiz inzivalar için birkaç ufak not. Elbette vipassana inzivası gibi çalışmalara da katılabiliriz. Burada zaten belirli bir düzen olduğu için, dışarıdan da destek aldığımız için, iş biraz daha kolay. Ancak tabii süre uzun olduğu, belli bir disiplin içinde çalışmak gerektiği için de, iş biraz daha zor. Böyle bir inzivaya katılabiliyorsak, harika. Zira hem eğitmenin desteği, hem de grup teşviki inzivayı sürdürmekte çok destek oluyor. Ancak ufukta henüz böyle bir inziva görünmüyorsa, kolları sıvayıp, kendi inzivamızı hazırlayabiliriz. Küçükten başlayarak. Şimdiden başlayarak. Neredeysek oradan başlayarak. Ne dersiniz?

4 yorum:

  1. hale'cim,

    inzivayı hep uzun süreli düşünmüştüm ben de. şimdi çok sevindim. mesela, yarım gün boyunca sessizlik içinde sadece yemek yapıyor olma fikri bana çok yakın geldi.
    çok sağol,
    sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Harika Şadancım, yarım gün sessizlik içinde yalnızca yemek yapmaya ve zihinde, bedende olanlara odaklanmak harika fikir. Önemli olan otomatikten çıkıp, tam bilinç haline geçmek. Ben de çok sevindim.

    Tüm okuyucular, inziva denemelerinize ilişkin yazarsanız, hepimize de ilham vermiş olursunuz.

    YanıtlaSil
  3. Ben de kızgınlk ile ilgili bir inziva yapacağım tüm gün,bakalım farkındalığım ne kadar artacak,teşekkürler tekrar ve sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Belgin,
    Umarım kızgınlık inzivasını yapabilmişsindir.
    Senden bir ricam var: Bloga gelen mesajları hemen yanıtlayamıyorum genellikle. Acaba aradan zaman geçtiğinde de, yazdığım cevapları yorum yazanlara haber veren bir mekanizma var mı? Cevabım yazana ulaşıyor mu yani? Sana ulaştı mı mesela? Ulaşıp ulaşmadığını bildirirsen, çok sevinirim. Teşekkürler.

    YanıtlaSil