16 Aralık 2008 Salı

Mağduriyet/Kurban Enerjisi- 2

Önce bir not: Dün yorumlara yorum olarak yazdım ancak sonradan burada da paylaşayım diye düşündüm. "Bu kervanın yürüyüşü diğerinden farklı oldu, en azından benim için. Yürüyorum ama bir şekilde diğer yolcularla bağım kopuyor gibi oldu ara ara. Kimi zaman ne yazı yazabildim, ne yorumlara yorum katabildim. Günlerce blogu açmadığım oldu. Bu kez büyük lokma mı aldık ağzımıza diye düşündüm bir ara :)) Ancak diğer yandan da bir şekilde yürümeyi sürdürüyoruz bazılarımız, belki bir öncü keşif yürüyüşü idi bu, bir yandan yürüyenlerin kaslarını da geliştirdiği. Diğer kervan yürüyüşünde gözümün önüne yanyana yürürken, bir yolu süpürüyoruz gibi bir görüntü gelmişti. Bunda ise diz boyu, kimi zaman adam boyu karda yürüyoruz gibi geldi. Bilmem sizlerin de hissi böyle mi?


Şimdi dünkü yazıya devamla...

---

Geçenlerde bir arkadaşım aradı, birisiyle aralarında geçen bir konuşma sonucunda çok sinirlenmiş, neredeyse hasta olmuş. Olaya çeşitli açılardan bakma teşebbüslerimin neredeyse hepsine bir cevabı vardı. Haklı olmak isteği ne kadar ağır basıyor diye düşündüm. Kendimden biliyorum, nice olayda haklı olma isteği perde gibi gözümün, kalbimin üzerine inmiştir ve olanı olduğu gibi görmemi engellemiştir. Kendi kendime sakince olayı tekrar gözden geçirdiğimde, gözlemci gibi baktığımda ise bambaşka açılardan bakabilmiş, nice idrakler yaşamışımdır. Birini, bir olayı, durumu hararetle suçladığımızda içimize daha yakından bakmakta yarar olabilir. Bazen haklı olma isteği mağduriyet enerjisine bizi tutsak edebiliyor. Özgürlüğü seçme niyetinde olanlarımızın dikkatine… :)

Elbette kimi zaman mağdur durumda olabiliriz. Ancak nasıl yalnız olmakla yalnız hissetmek arasında fark varsa, mağdur olmakla mağdur hissetmek arasında da fark var bana göre. Bir şekilde hasara uğramış olabiliriz ancak mağdur hissederek bu durumun içine hapsolmak bize hiç yardımcı bir tutum değil gibi görünüyor.

Mağduriyet/kurban enerjisinin ortaya çıkışına ilişkin elbette pek çok görüş var. “Çocukken istediğiniz ya da ihtiyacınız olan bir şeyi elde edemediğinizde ya da anababadan biri veya arkadaş tarafından tacize (not: biliyorsunuz taciz yalnızca cinsel olmuyor, dayak gibi fiziksel ya da duygusal taciz de olabilir) uğradığınızda ya da yapmadığınız bir şey için suçlandığınızda/ cezalandırıldığınızda, kurban hissetme enerjisi ortaya çıkar. Eğer karşınızdaki sizden daha kuvvetliyse, bu adaletsizlik karşısındaki öfkenizi bastırmış olabilirsiniz” diyor Caroline Myss Sacred Contracts kitabında.

Kendi yaşamlarımızı düşünelim, hele bu coğrafyanın tarihini düşünelim. Adaletsizlikler karşısında öfkemizi bastırmış olduğumuz nice hal var, değil mi? Çocukluğumuzdan, öğrenciliğimizden, çalışma hayatımızdan, toplum hayatımızdan yüzlerce örnek vardır. Bu bastırma kimi zaman iradi, kimi zaman da zoraki olmuştur. Peki nereye gitti o bastırılan öfke? Bir de şiddet niye artıyor diyorlar, şaşıyorum. Düdüklü tenceredeki buharın artması gibi birikiyor öfke. Kimi zaman şartlarla orantılı olmayan bir şekilde, ansızın bir yerde patlayıveriyor. Yunanistan’da şu sıralar hala sürmekte olan şiddet olayları yalnızca bir gencin polis tarafından öldürülmesiyle mi ilgili! Değil elbette, düdüklü tencere patladı, neyse ki yine kontrollu patladı, ölümler olmadı. Kendi yaşamlarımızı düşünelim, kimi yerde nasıl da patlıyoruz, kendimiz bile şaşıyoruz. Kimi zaman da düdüklü tencere patlamıyor, içindeki enerji tencereyi çürütüyor, hastalıklar, hastalıklı ilişkiler, nahoş etkileşimler yaşanıyor. Tüm bunlar düdüklü tencerenin içinde neler olduğuna bakmadığımızda, o enerjiyi tanımadığımızda, gözlemlemediğimizde oluyor, mağdur oluveriyoruz.

Arkası yarın :)))

12 yorum:

  1. ..yalniz olmadigimi bilme konforuyla..
    "yurekten tasan sevgiyle"
    duygu

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel ifade etmişsin Duygu. Okuyunca, içime sevinç doldu...

    YanıtlaSil
  3. ..bu yolculukta halime en ugun dusen his yalniz olmadigim ve beraber olusumuzdu..oyle cok kuvvet aldimki, zorluklar asildi birer birer..
    Dun seni ruyamda gordum, bir masa basinda calisiyordun..
    Bu hafta tutulan niyetin son haftasi..
    Benim gonlume bir his dustu, herkesce uygunsa, bir araya gelip bir cay icsek nasil olur..
    Yolculuk zorluydu, simit ve cay molasi verip paylassak diyorum..
    Hepiniz davetlisiniz, buyrun gelin evime..

    sevgiyleee..
    duygu

    YanıtlaSil
  4. kervanda sessizce ilerlerken karsima enteresan seyler cikti..
    ve bu cikanlara hep sevkat gonderdim..mandela gibi martin luther king gibi insanlarin yasamlarini anlatan kitaplarla karsilastim.renklerinden dolayi cektikleri acilar icimi acitti.
    siyahlara yapilanlar karsisinda cok uzuldum.surpriz bir sey oldu.
    derken okulda bir yilbasi cekilisi yaptik.hediye almak uzere bana bir afrikali ogretmen cikti...cok sevindim

    yasemin
    sevgiyle

    YanıtlaSil
  5. düdüklü tencere fıs fıs :)

    YanıtlaSil
  6. Merhaba,

    Bu kervan yolculugunda cok zorlandigim anlar oldu. Eeee yukum oyle fazlaydi ki!

    Gunlerdir bir keyifsizlik, dengesizlik, alinganlik halleri vardi. Hic evden disari cikmadan kac haftasonu gecirdim. Oylece durdum aslinda. Sonuc olarak ilk kez bugun "Bu calisma cok yerinde oldu" diye dusundum, sevindim. Midemde sanki koca bir obek yigilmis, karismis yumak var ve ben onun ucunu buldum.

    Bugun icim sevinc dolu birkac an yasadim. Zaten hep boyle olur. Ben bir ise ya da calismaya niyet ederim. Ilkonce cok karnim agrir, zorlanirim, dengede kalmaya calisirim. Calisma sonunda hep guzel acilimlar yasarim. Bu aksam 18.05 itibariyle bunu hissettim.

    Ayrica gun icinde cok iyi farkettigim bir hissimi dinledim ve iyi ki de dinlemisim oyle guzel sonuclandi ki. Ara ara yaniliyor muyum diye supheye katildim. Sonra aynen hissettigim gibi olunca suphe ettigim icin ozur diledim kendimden kendimce.

    Tum kervan yolcularina hos, keyifli yolculuklar. Yolun sonuna az kaldi.

    Bu arada cay-simit odulu cok hos olur diye dusundum.

    Sevgiler,

    Seda

    YanıtlaSil
  7. Yazacaklarım var, ancak çıkmak zorundayım. Akşama... Şimdilik yüreğinize sağlık diyeyim...

    YanıtlaSil
  8. düdüklü tencere benzetmesi süper olmuş halecim; hani düdüğü vaktinde indirmeyince deliklerinden nasıl fışkırıyor buharlar di mi.. oysa indirip vaktinde ocağı da kapatınca mis gibi pişiyor yemekler.. tıpkı biz.. :) vaktinde ve yerinde yaptığımız müdahaleler, temizlemeler, sözler, davranışlar güzel ve kolay kılıyor herşeyi.. aksi yönde ise patlamalar, öfke taşmaları, kızgınlıklar, küslükler, bolca gözyaşı, ....

    süper valla süper..

    YanıtlaSil
  9. Sevgili Duygu...
    Rüyanda da gördüğün gibi masa başında daha çok çalışır oldum son zamanlarda. Gerçeğe uyuyor yani. Ancak sana ne düşündürdü acaba, senin rüyan olduğuna göre...
    Gönlüne düşen his ne güzelmiş. Davete icabet lazım derler. Hepimize uyan bir de gün bulduk mu, simitler benden :))

    Sevgili Yasemin
    Yaşamdaki düzen muhteşem, değil mi? Yolculuğun epey zengin geçmiş anlaşılan. Sözünü ettiğin kitaplarda seni en çok etkileyen birkaç cümleyi ya da durumu bizimle paylaşmak ister misin? Şahsen okumayı çok isterim.
    Bir de İçte Barış, Dünyada Barış yazısından bir bölümü buraya tekrar koymak istiyorum. Deri renkleri farklı insanlar içinde uygulayacağım şimdi bunları. Teşekkürler.

    "... Bu ülkelere empatiyi başka bir adımda daha fazla yakaladığımı düşünüyorum. Biliyoruz ki, şu yaşamda ne ekersek, onu biçiyoruz. Yaşanan kimi talihsiz olaylar başka talihsiz olayların sonucu. Şiddet şiddeti doğuruyor. Kendi atalarımın diğer ülkelere vermiş oldukları zararlar konusunda bir özür dileyeyim diye düşündüm. Daha iyisini bilselerdi, böyle talihsiz eylemlerde bulunmazlardı. Böyle düşününce, dünyadaki talihsiz seçimler yapmış ülkeler için de içimde bir yumuşama oldu. Bilinçler ancak bu kadarına olanak verdi demek ki. Bizler kendi küçücük dünyamızda kimi zaman doğru bildiğimizi yaşama geçirmeyi başaramıyoruz, koca ülkeler ruh hastaları gibi davranmışlar çok mu garip. İçim yine şefkat doldu.

    Şimdi kimi olayları izlerken, mağdur diye düşündüklerimden özür diliyorum zihnimde. Daha yüksek bilinçte olamadığımız için, mağdur edenin de, genelde toplumun da, bu bilincin yükselmesinde ne katkı vereceğini bilemeyen, harekete geçemeyen kendimin de payından dolayı özür diliyorum. Ve peşi sıra iyi dileklerde bulunuyorum. Hem mağdura, mağdur edene, hem de kendime- bilincimizin yükselmesine, gerçeği görmemize, bilgelikten ve şefkatten gelen eylemleri yaşama geçirebilmemize dair."

    Bu arada ilginç bir eşzamanlılıkla Türkiye'de de bir özür kampanyası sürmekte, şaşkınlıkla izlemekteyim.

    YanıtlaSil
  10. Sevgili Brajeshwari
    Aman, aman :)) Düdüklünün istim çıkarma zamanı mı geldi? :))

    Sevgili Seda
    İpin ucunu bulmak ne büyük hafiflik değil mi! Sonrası çorap söküğü gibi geliveriyor bazen... :) Kendinden özür dilemene ise bayıldım... Keyfin bol olsun.

    Sevgili Çiğdem
    Sen de süper anlatmışsın :) Başka ne diyeyim...

    YanıtlaSil
  11. halecim...

    bu iki insanda cok zorlu bir hayat gecirmis..
    beni etkileyen olaylarin zorluklari karsisinda gosterdikleri sabir ,inanc,siddet icermeyen bir yolla karsilik vermeleri ..martin luther hazin bir sekilde suikaste kurban gitmis ama cok genc biri olarakda 1964 nobel baris odulu almis..
    yasamlari ve detaylari ilginc insanlar bakinca takdir etmemek elde degil...ve yasadigim su basit hayatin guzelligine sukur....

    sevgiler yasemin

    YanıtlaSil
  12. Yasemincim
    Teşekkürler paylaştığın için.
    Okuduğun kitapta var mıydı bilmiyorum ama zorluklar karşısında şiddet içermeyen bir yolla karşılık vermelerine yardımcı olan uygulamaları var mıymış? Mesela Gandhi her gün mutlaka dua eder, meditasyon yaparmış. Yaptıklarını, tutumunu değerlendirirmiş. Bazı zamanlarda sabır geliştirmek için oruç tuttuğunu da biliyoruz.

    Bir de gittikçe merak ettim, kitabın ismi ne?

    Ve de tabii bizimle paylaşman gerekmiyor ama Martin Luther King'in yaşamında seni etkileyenlerin kendi yaşamın için bir diyeceği var mı acaba?
    sevgiyle

    YanıtlaSil