18 Temmuz 2008 Cuma

Bakışlarda Ezber Bozmak

Daha önce yazmıştım (21 Mayıs 2008- Yüreği Şiirle Beslemek) şair Ahmet Aslan’ın bazı şiirlerini ve öyküsünü. Geçenlerde rastlantı eseri Sunay Akın’ın televizyondaki bir programında bu çoban şairi görmek, dinlemek kısmet oldu. İlginç bir karakter. Kocaman taşlar getirmiş hediye olarak Sunay Akın’a. Kocaman diyorum abartmıyorum, Sunay Akın iki büklüm oldu kaldırırken. Konya'dan taşımış bu ağır taşları. Her biri insan yüzüne benziyor, “Bakın” diyor, “Bu kulağı, bu burnu”. “Yaşamda imge arıyorum. Her şeye farklı gözlerle bakıyorum, taşa, ağaca.”

O gün izlediklerimden ve bu şairin şiirlerinden bana kalan şu oldu:

Farklı bakmak etrafa.

Her zamanki alışıldık gözlerle değil, sanki ilk defa görüyor gibi.

Bakışlarda da ezberi bozmak yani.

Farklı görmek.

Farkı görmek.

Çocuk gözleriyle görmek bu olsa gerek.

Ne eğlenceli olabilir dünya, her şey nasıl oyun olabilir farklı bir dikkatle bakabilsek çevremize.

Şu an gözlerimizi ekrandan kaldırsak, karşımızda, yanımızda ne varsa, dikkatle, sanki ilk defa görüyormuş gibi baksak.


(Yazacağım da uygulamayacağım olur mu? Hemen kaldırdım kafamı, yanımdaki kalemliğin içindeki tornavida dikkatimi çekti. Bir kere bu tornavidanın şeklini daha önce görmemişim. Kocaman iki göz gibi duruyor. Bana bakan gri bir baykuşa benzettim birden ve içimde bir kıkırdama başladı. Aynı çocukluğumdaki gibi. Küçük Prens gibi. Ne zaman ciddileştim, her şey kutulara, kategorilere konmaya başladı? Boşver, baykuş bakıyor şu an. Gerisi hikaye…)

Gelelim tekrar Ahmet Aslan’a. Canım Çağla’cım, bu şairi çok sevdiğimi ve kitabını bulamadığımı öğrenmiş- ki yayınevine kadar gitmiştim şairin ilk kitabını bulabilmek için. Baskısı bitmiş. Çağla dağları delmiş, uğraşmış ve yaşam onun bu güzel niyetini duymuş. İade kitaplar içinden bir tane çıkmış “Bütün Kuşları Alkışlamaya Gidiyorum” ve yayınevi yelken yepelek Çağla’ya duyurmuş. Çağla da biraz da kelimenin tam anlamıyla “uçmuş” kitabı almak için. Görünce sevinçten coştum tabii, hem kitaba, hem kitabı getiren niyete, çabaya.

Ahmet Aslan’ın birkaç şiirini paylaşayım (Bütün Kuşları Alkışlamaya Gidiyorum, Kora Yayınları, 2005):

SEKTİRME

Yassı yuvarlak bir taştı
Suyun yüzeyinde sektirmek istediğin
Az geriye çekilip
Savurdun elini
Bir
İki
Üç
Dördüncüsü sekmeden
Gömülüp gitti sulara
Birkaç saniyede bitti bu iş
Oysa asırlar sürmüştür belki
O taşın suda karaya doğru ilerlemesi
Ve kim bilir
Belki binlerce yılda atabildi kendini dışarı

SARHOŞ

Halhal takmış ayaklarına
Dans ediyor zaman
Kendinden geçmiş
Zil zurna

NAKKAŞ

Şiire işliyor
Geçip giden ömrünü
İnciler dizerek dil denizinden
Ölür gider de nakkaş
Bir nakış kalır geride
Zaman iğnesinin delemediği

İÇ BARIŞ

Koşar adım sevişirken buldum iki ayağımı
On parmakla sarmaş dolaş iki ayak
Uçuyordu sevinç kanatlarıyla serçeler
Ve kır çiçekleri açıyordu tabanlarda
Birleşiyordu patikalarla yollar
Ve ellerim
Göğsümün üstünde kenetli iki kardeş
Bir avuç umudu nasırlı iki dost
Uzak bir yarını selamlıyordu
Sevişiyordu içim dışım
Uçuşuyordu giysilerim rüzgarda
Coşuyordum el ayak
Saç baş
Et tırnak
Yaşıyordum.

1 yorum:

  1. Sevgili Hale ve canım kardeşim Çağlacım,
    ne de içten etmişsiniz niyetinizi de evren sizin için böylesine çalışmış.. İşte budur diyorum.. :))
    İkinizi de sevgimle kucaklarım..

    YanıtlaSil