20 Ocak 2009 Salı

Yürekle Uyumlu İfade-2

Dünden devamla...

“Nerede tıkandığımı bilmiyorum” ifadesi, bizim uzun uzun üzerinde çalıştığımız kurban enerjisinin ifade şekillerinden biri anladığım kadarıyla. “Yollar tıkalı, ben bilemeyecek kadar beceriksizim, bilgisizim, ümit yok, burada kapana kısıldım, yardım istiyorum ama yardım eden de yok” gibi yan düşünceleri var sanki bu ifade tarzının. Destek isteniyor belki içten içe ama bu cümleyi duyan bir kişinin içinden bunu söyleyene destek olma, aynalık etme gibi bir dürtü pek gelmiyor genellikle. Sanki aynalık etse bile karşıdaki aynaya bakmayacakmış gibi bir his geliyor hatta. Sanki bir kutuya kapanmış gibi. Açıklık, genişlik, keşif, merak, paylaşma, dayanışma, aynalık enerjilerine kendimizi kapatıyoruz sanki bu düşünce, ifade tarzıyla… Oysa "nerede tıkandığımı bilmek istiyorum" bambaşka bir enerji...

Çok ilginç geliyor dili kullanma şeklinin aslında zihnimizin bir yansıması olması. Biliyorum birçok teknik bununla çalışıyor. Birçok teknikte –ara ara kendi kullandıklarım da dahil olmak üzere- hep bir yanlışlık var da, onu düzeltiyormuşuz gibi bir tutum var sanki. Yanlışlık/hata enerjisi; suçluluk, kızgınlık hissini, cezalandırma isteğini, sonraları da ümitsizlik ve kapanma halini getiriyor sanki. Bu enerji çok birikirse, depresyona giriyoruz. Oysa şiddetsiz iletişim çok güzel ifade eder: “Hata yoktur” der. “Talihsiz stratejiler vardır. Talihsizdir, çünkü gerçek ihtiyaçlarımızı karşılamıyordur.” Böyle talihsiz stratejiler seçtiğimi fark ettiğimde, önce bir üzüntü geliyor içime. Şiddetsiz iletişim buna yas durumu diyor. Aynen öyle, yaşanamamışlığın ya da talihsiz seçimin yassı. Bu yas tutan halimi görünce yüreğimin nereye dönük olduğunu hatırlıyorum ve bunu görmek içime müthiş bir şefkat duygusu dolduruyor. Sanki yüreğim varlığımı kucaklıyor gibi.

Zihnimizde ve kullandığımız dilde, sayısız talihsiz seçimler olabilir. Ne yapalım, olmuş bir kere. Geçmişte ekilmiş tohumlar filizleniyor, bunun için yapılacak bir şey yok. Olsun. Ama şu an neyin filizlendiğini görüyoruz ya, dikkatimizi ona yönlendiriyoruz ya, talihsizliğini de açıklıkla görüyoruz ya, yas tutuyoruz ve içimiz şefkatle kaplanıyor ya… O kadar… Basit… Sade… Karmaşık teknikler gerektirmiyor… Üstelik bedava… Üstelik her yerde mümkün…

Konuya ifade tarzımızla girdim, toparlarsam, dilimizi dinleyelim, ifadelerimizin açık, geniş mi, yoksa sabit ve kapalı mı olduğunu fark edelim. Yargılamadan, kendimizi dövmeden fark etmek. Bunu fark ettikten sonra, seçimimizi yapalım. İstersek, tamamen kapalı bir ifade de seçebiliriz, özgürlük burada. Olsun, belki de o seçimle öğreneceğimiz, göreceğimiz bir şeyler vardır. Önemli olan, fark etmek ve otomatiklikten çıkıp seçim yapabilmek…



3 yorum:

  1. sevgili Hale "hata yoktur, talihsiz stratejiler vardır" ifadesine bayıldım. Kendimin de hala arada bazı tatsız durumları "hata" diye tanımladığımı farkettim, oysa bunlar gerçekte hakikaten benim ihtiyaçlarımı karşılayan sonuçları üretmemişler, üstüne beni delice üzmüşlerdi. Niye "hata" diyordum acaba?? Davranış tarzımı sonradan tasvip etmediğimden sanırım...

    YanıtlaSil
  2. Yazına bir alıntıyla yorum yapmak isterim..

    Söylediklerinize dikkat edin düşüncelere dönüşür…
    Düşüncelerinize dikkat edin duygularınıza dönüşür…Duygularınıza dikkat edin davranışlarınıza dönüşür…Davranışlarınıza dikkat edin alışkanlıklarınıza dönüşür…Alışkanlıklarınıza dikkat edin....Değerlerinize dönüşür…Değerlerinize dikkat edin.Karakterinize dönüşür…Karakterinize dikkat edin.Kaderinize dönüşür…


    Mahatma Ghandi

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Başak ve Brajeshwari
    Katkılarınız için çok teşekkürler. Yaşamlarımız zenginleşiyor her birimizin katkısıyla...

    YanıtlaSil