31 Ocak 2009 Cumartesi

Gandhi'den "Yaşamım Mesajımdır"

Fotoğraf: Bahman Farzad, http://www.flickr.com/photos/21644167@N04/3031353198/

Daha önce paylaşmıştım Gandhi'ye ilişkin anlatılan bu hikayeyi... Yine aklıma geldi, yine yazayım, kaç kere yazsam, kaç kere okusak, kaç kere dinlesek, az sanki... Kendi kulaklarımı da iyice açtım dinliyorum :)

Bir kadın Gandhi'nin yanına gelmiş küçük oğluyla.
"Mahatma-ji, ne olur oğluma şeker yemeyi bırakmasını söyle. Oğlum için hiç iyi değil şeker yemek."
Gandhi kadına oğluyla beraber bir hafta sonra gelmesini söylemiş.
Bir hafta sonra geldiklerinde Gandhi oğlana, "Şeker yemeyi bırak" demiş.
Kadın şaşırmış ve Gandhi'ye neden bunu bir hafta önce söylemediğini sormuş.

Gandhi cevap vermiş, "Çünkü o zaman ben henüz şekeri bırakmamıştım."
(Bu hikayeyi okumuş olduğum yer: Compassion in Action, Ram Dass, Mirabai Bush)

Çevremize gösterdiğimiz yollardan kendimiz yürüyor muyuz? Yaşamlarımız mesajlarımız mı bizim de? Tam da inandığımız değerlere uygun mu yaşıyoruz?

Ve de bir başka açıdan da bakarsak, ağzımızdan çıkan tavsiyeler yoksa bizim için mi? Çevremize verdiğimiz tavsiyeleri dinlemekte fayda olabilir, belki ruhumuz bize yol gösteriyordur.


Hale? Hale? Bu karşılıklı aynalar da nereden çıktı, yankı yapıyor yaşam :)))




8 yorum:

  1. Harika...
    Ben bu hikayeyi bilmiyordum.
    Çok mutlu oldum bu paylaşıma yine..

    Sevgiler Hale..

    YanıtlaSil
  2. Dün uzakta yandan birini gördüm,Haleye benziyordu sanki, gözüm takıldı..Sonra hemen yandaki bijuteri magazasına girdi,tekrar baktım kalabalığın içinden..O muydu acaba..evet Haleydi sanki.. Magaza kalabalık,Hale magazada, ben dısarıda..yoluma devam ettim, sarılamadan, aklım onda kalarak..
    Sonra hiç yapmadığım bir sey yaptım..Capitoldeki kenar koltukta gözlerimi kapatıp o kalabalığın keşmekeşin içinde sessizce oturdum.. Bir an içinde olsa dıstan kopmak istedim..Aklım Halede kalmıştı,uzaktan gördüm, sarılamadım, seslenemedim...
    Bu düşüncelerle çıkış kapısına doğru yürüyordum.. yanımda annemle..
    Devamını beraber yaşadık Hale..bir çift göz ve beden bulustuk, sarıldık..
    O bir anlık tesadüf olmayan sarılmamızın gerisindeki isteği, niyeti ve yaratımı paylaşmak istedim...Çok mutlu oldum..ne zamandır bekliyordum bu sarılmayı..
    sevgilerimle

    YanıtlaSil
  3. Ben de bunu çok düşünmüşümdür. Başkalarına söylediğim şeyleri aslında kendime söylediğimi, kendim için söylediğimi.. Ya da bana danışanların danıştıkları konunun bendeki yansımasını; yani aslında onlar bi çözüm bulmak, bişeyleri şifalandırmak istiyorlar da, peki ben bunu kendimde çözdüm mü, şifalandırdım mı..

    çok güzel bir hatırlatma oldu Halecim sağol.. umuyorum yakında sana güzel haberlerim olacak..
    sevgimle kucakladım..

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar guzel yaptin da paylastin, muhtesemdi. Gandhi'nin icinde oldugu ve muhtesem olmayan birseyi bulmam olanaksiz olsa da :)

    YanıtlaSil
  5. Ağızdan çıkanlarla yapılanların birbirini tutması, sözde ve eylemde birlik... Ne kadar geç farkettim hem kendimin hem insanların çoğunun çoğu zaman söyledikleri ile yaptıklarının birbirini tutmadığını. Bunu farkedince niye içeride zaman zaman huzursuz olduğumun da cevabı çıktı ortaya. Aynı şekilde, neden bazı insanların beni rahatsız ettiği de anladım...

    YanıtlaSil
  6. Hale'cim,

    Nasıl güzel bir hikaye! Bütün beden kulak olup dinlemeli bu hikayeyi, söylediklerini aslında. Geçen gün ben de ne okudum bak, sizlerle paylaşayım istedim. Çok düşündürmüştü beni (niyeyse:-), bak üstüne bu hikaye, tam cila oldu hani.

    “En
    Çok öğrenmen
    Gerekeni en iyi
    Öğretirsin.”

    “Mesih’in El Kitabı”,
    Gelişmiş Ruhlar İçin Uyarılar.

    Richard Bach, Mavi Tüy, Akış Yayınları, 1993, s.41

    Ayşe Arıca Elmalı

    YanıtlaSil
  7. Sevgili Duygu...
    Ne güzel ansızın karşılaşıverdik. Meğer öncesi de varmış. İnsan zihni ne kadar güçlü, değil mi? Ne kadar arı bir zihnimiz olursa, o kadar gücü ortaya çıkabiliyor.
    Arayı çok açmadan güzel fırsatlarda tekrar karşılaşmayı, kucaklaşmayı diliyorum...

    Sevgili Çiğdem...
    Sorularını kafamıza, yüreğimize nakşetmek lazım, hep ama hep hatırlamak ne yararlı olurdu... Güzel haberlerini merakla bekliyorum...:))

    Sevgili Uma, Brajeshwari ve Başak
    Paylaşılanların yansımasını bir kaç cümleyle de olsa vermeniz, sanki daireyi tamamlıyor, içime yumuşak bir tamamlanmışlık duygusu doluyor. Elinize, yüreğinize sağlık.

    Ayşecim
    Her ne kadar haftalar sonra yazıyorsam da, paylaştığın tam bir katkı oldu. Yine paralel yaşantılar, değil mi? Çok alem, çok... :)

    YanıtlaSil
  8. Şükran duygularıyla dolduğumu hissediyorum. Benim için ne güzel bir oyuna dönüştü. Tombala çeker gibi, bugün payıma ne düşecekmiş diyerek seyir defterinden notlar'ını bir yerinden açıvermek. Sonra unutmak, ve başım sıkıştığında burada konuklamış bir fotoğrafa, bir söze merhaba derken, kucaklandığını hissetmek (Nerdeyse her seferinde ekrana internete uzak olsam hissiyatımın yerini teslimiyete bırakışı).
    Son günlerde içimden-dışımdan yeniden ve yeniden "sevgiyle, sevgiyle!" diye hatırlatmalar geliyor. (Sevgiyi unuttuğumda kör bir karanlık oluyorum)
    Gandi'nin yaşamlarımıza katmayı sürdürdüğü anlamı hissetmek öncesizliğini-sonrasızlığını anlamak ve ardından hemen yukarıda Ayşe'nin aktardığı söz
    “En Çok öğrenmen Gerekeni
    en iyi Öğretirsin.” bana bu gecenin hediyesi oldu. Bir avatar kursunda öğrendiğim bir uygulamadan esinlenerek önce kendime şu sözü söylemek istiyorum:
    Aramızda
    mutluluğu arayanlar,
    acı çekmekten uzak kalmak isteyenler,
    üzüntüyü, yalnızlığı ve umutsuzluğu bilenler,
    tüm ihtiyaçlarının karşılanmasını isteyenler,
    yaşamı öğrenenler olabilir.

    Ve bir alıntı:
    "İçlerindeki sesi ve ışığı duyup-görenler, doğanın ve zamanın sırrını çözenlerdir. Bu kişiler için, artık ayrı ve farklı bir nesne kalmamıştır." (Sufi Inayat Khan, Müzik--İnsan ve Evren Arasındaki Köprü, Arıtan Yay. sayfa 133)

    "Sevginin yaşama geçmiş hali olalım."
    Tugay

    YanıtlaSil