12 Aralık 2007 Çarşamba

Adım Atmak İstiyorum- 1

Upuzun bir süredir bloga yazamadığım gibi, açıp bakamıyordum bile… Bu durum karşısında gönlüm rahat olsaydı, mesele değildi, ama içimde huzursuzluk hissi ara ara esip durdu… Bir yandan da yazmaya niyetlendiğim yazıları zihnimde bir yerlere yazmaya devam ettim… Sonra bunları bilgisayara yazamadığım için, biraz daha huzursuzluk… Zihinde dalgalar, kimi zaman iri iri, kimi zaman belli belirsiz…

Tüm diğer yazılardan önce bugün, yüreğimizden geleni duyduğumuzdaki ya da bize iyi geleceğini bildiğimiz şeyler karşısındaki tutumumuz üzerine yazmak istiyorum…

Bunları izliyorsak, mesele yok zaten… Gönül rahat, zihin dingin, akış sakin bir nehir gibi…

Ama ya bunları izlemiyorsak ama izlememizin uygun olduğunu biliyorsak, bir çekişme, bir çatışma, bir karmaşa… Mesela her gün hareket etmemizin sağlığımız ve enerjimiz için olumlu etkisi olacağını biliyorsak, ama bir türlü başlayamıyorsak… Birini aramamız gerektiğini biliyorsak, telefona elimiz gitmiyorsa… Bir kitabı okumamızın bize çok yararı olacağını hissediyorsak, ama kitaba elimizi bile sürmüyorsak… Masamızı, odamızı, kütüphanemizi gereksiz eşyalardan arındırıp, yeniye yer açmamızın bizi rahatlatacağını hissediyorsak, ama o gün hiç gelemiyorsa… Doğada sessizce yürümenin ayaklarımızı yere basmamızda yardımcı olacağını, bizi dinlendirip, enerji ile dolduracağını biliyorsak, ama adım atmıyorsak… Her gün bir dakika meditasyon yapmaya karar verip verip, yapmıyorsak… Bağışlayarak serbest bırakmamızın uygun olduğu kişiler varsa ve bunu yapmanın bizi nasıl hafifleteceğini derinde bir yerlerde yoğun bir şekilde hissediyorsak, ama o fırsatı yaratmıyorsak…

Tanıdık mı? Yararlı olduğunu bildiğimiz, yüreğimizde derinlerden bir yerlerden geldiğini hissettiğimiz adımları atmadığımız nice andan söz ediyorum…

Öncelikle şunu söyleyeyim, bu konuyu tam olarak anladığımı söylemem mümkün değil, zira yaşamımda hala bu filmi seyrettiğim çok an var… Bir de beraber bakalım, gerçekçi ve pratik olarak neler yapabiliriz diye deneyim alışverişi yapalım istiyorum…

Gördüğüm kadarıyla genelde durum şu:
Bir yanımız “Şuraya doğru bir adım atarsan, hem sana, hem başkalarına yararlı olacak” diyor. Diğer bir yanımız “Hayır, boşver, yorma kendini YA DA sonra yaparsın YA DA daha zamanı gelmedi YA DA yapamazsın, beceremezsin YA DA yapacaksın da ne olacak, ne değişecek sanıyorsun YA DA önce şu filmi seyredelim, sonra tabii yaparız (kandırıkçı bir yüz ifadesi ile) YA DA yapmak istemiyorum, istemiyorum dedim, yapmayacağım işte!” diyor. Biri öne çekiyor, biri geriye çekiyor. Büyük bir çekişme var, müthiş enerji harcanıyor ama bir arpa boyu hareket yok.

Bu resim gözünüzde canlandı mı, tanıdık mı? Bu resmi böyle görünce, içinizde nasıl duygular oluştu?

Peki böyle bir durumda ne yapsak? Yararlı olduğunu bildiğimiz ama yaşama geçiremediğimiz eylemler için ne yapsak?

1. Öncelikle bu adımın/ eylemin gerçekten içimizde bilge yanımızdan geldiğinden olabildiğince emin miyiz? Bazen kendimizi başkaları için işe yarayan ama bize uygun olmayan hareketlere zorladığımız oluyor. Peki bundan nasıl olabildiğince emin oluruz? Bu biraz uzun bir konu, başka bir yazıya bırakayım ama belki içinizdeki bilge taraf bu arada size anlatır zaten…

Adımdan olabildiğince emin olduk, sıra ayağı yerden kaldırmada:
2. Tam olarak ne istediğimizi yazılı olarak netleştirebiliriz. Yani bir niyet cümlesi yazabiliriz: Hangi süreyle kaç defa hangi adımları atmaya niyet ediyorum.

Hemen örnek vereyim: Bu seyir defteri yazılarını daha önce gün gün yazabilmemin en önemli nedeni, birkaç ay boyunca haftada belirli iki gün 9-17 arasını bu yazıların da içinde olduğu birkaç projeye ayırmış olmamdı. Yazıları şimdilerde yazamamamın en önemli nedeni de, artık bu günleri kararlılıkla ayırmıyor olmam ve boşlukların dolma ilkesiyle yaşamın rüzgarıyla uçuyor olmam. Şimdi benim için şöyle bir niyet uygun olur: Ocak ayı sonuna kadar (ucunu açık bırakmaktan hoşlanmıyor zihin, sonra uzatmak mümkün tabii) Bayram ve yılbaşı günleri hariç, her Salı ve Perşembe gününü bu çalışmalar için ayırmaya niyet ediyorum. (Ek: Başka bir konu önceliğe geçerse, başka bir günle telafi etmeye niyet ediyorum)

Soru: Somut ve gerçekçi olarak tarif edersem, nereye gitmek istiyorum?

3. Niyetimizi gerçekleştirmede bize yardımcı olacak hemen o an atılabilecek en kolay adımları atabiliriz.

Örnek: Salı ve perşembeleri ajandama işleyeyim. Bunları farazi yazıyorum sanıyorsanız aldanıyorsunuz, durup, hemen ajandama işledim :)

Soru: Şimdi bu yöne doğru hangi kolay adımları atabilirim?
Arkası yarın :))

2 yorum:

  1. Yazıyı okurken tam üstüne bastın diye haykırmak geldi içimden.
    "Bu resmi böyle görünce, içinizde nasıl duygular oluştu?" sorusunun yanıtı ağırlıklı olarak utanç ve ümit oldu. Utancımın nedeni bu filmi defalarca görmüş olmam. Ümidin nedeni ise "demekki bunu başkaları da yapıyor ve çözüm arıyor" diye düşünmem.

    Ellerine sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Meltemcim
    Bu paylaşımın bende başka bir ışık açtı. Yazılanlara bir madde daha eklemek güzel olabilir.

    Utancın altında derin bir hayalkırıklığı mı var, hani "hep aynı filmi görüyoruz kardeşim! Çıkamadık şuradan" tonlu. Bir yanımız gelişme, ilerleme, yaşama ilişkin daha derin bir anlayış istiyor. Bunu yaşayamadağımız zamanlarda da bir hayalkırıklığı dağı oluşturuyoruz içimizde. Belki de bu "adım atma yolunda" bir yerlerde geçmişe ilişkin tüm atamadığımız adımlar için kendimizi bağışlamaya niyet etmek yararlı olabilir. Bu çağrışıma ve açılıma vesile olduğun için çok teşekkürler :)

    YanıtlaSil