25 Haziran 2009 Perşembe

Uygun Eylem- "Kıpırdamadan Durabilir Misin?"

Fotoğraf: Sakin Göl ve Gün Doğumu, Still Lake and Sunrise, Bettlebrox, http://www.flickr.com/photos/timony/1193670057/

Geçen günkü yazıyı yazdıktan sonra, akşamında kütüphanede bir kitap ararken, uzun süredir elime almadığım başka bir kitap gözüme çarptı:

Ram Dass’ın “Compassion in Action- Setting Out On The Path of Service”- Aşağı yukarı tercümesi “Şefkatin Yaşama Geçmiş Hali- Hizmet Yoluna Girme”.

300 sayfalık kitapta şöyle bir bölüm açtım, bakın ne geldi (Bazen diyorsunuz ya, “Tam da yaşadıklarıma uygun düşen bir yazıydı bu” diye, benim de yaşamım öyle gidiyor, yola ışık tutan yazılar, sözler, kişiler, durumlar köşe başından çıkıveriyor- beni hayretlere düşürerek. Bütünün parçaları olarak bu güzel eşzamanlılıklara burada birlikte tanık olmak da ne güzel…)

Ram Dass diyor ki:
“Eyleme geçme yolunda o anda neyin uygun olduğunu anlamak için derinden sezgilerimize bakmamız gerekir. Bunu yapabilmek için de, yapacağımız hareketin şunlara uygun olup olmadığını sorabiliriz kendimize:
* Bu hareket değerlerimle uyumlu mu?
* Becerilerimi, yeteneklerimi ve kişilik özelliklerimi kullanmamı mümkün kılacak mı?
* Fırsatları kullanmamı sağlayacak mı?
* Yaşamımda şu anda var olan sorumluluklarımı göz önüne alıyor mu?
* Kuvvetli yanlarımı da, yükümlülüklerimi de gözetiyor mu?”

Mealen şöyle devam ediyor: Elbette her bir eylem için bunlara bakmamız mümkün olmayabilir. Ancak neyse ki resmi bir bütün olarak anlama kapasitesine sahip sezgisel zihnimizden yararlanabiliriz. Sezgimizi dinleyebiliriz. Elbette bir kere sezgimizi dinleyip, bırakmak mümkün değil, zira koşullar değişiyor. İç sesimize an an bakmak gerek. Bu sesi duymak ya da sezgimizi hissetmek için de sakin bir zihne ihtiyacımız var.

İşte tam burada “Bu kadar az sözcükle bu kadar derin anlam, müthiş” diye hayranlık duyduğum bir dörtlük geliyor Tao Te Ching bilgelik kitabından:

Beklemeye sabrın var mı
Ta ki çamurun çökene ve su duru hale gelene kadar?
Kıpırdamadan durabilir misin
Ta ki doğru eylem kendi kendine ortaya çıkana kadar?

Alıntı: Ram Dass, Mirabai Bush (1992), Compassion In Action, Bell Tower: New York, s. 136-137

Değerlerimizle uyumlu, sevginin yaşama geçmiş hali olduğumuz nice ‘doğru/uygun’ eylemler dileğiyle…

3 yorum:

  1. sabırla bekliyorum..
    beklıyorum.
    yolda katettiklerime baktıkça..
    ve bir tek insan ben olsamda kendimi yürekten anlayan
    hiçbir beklentim kalmayana dek.
    sabrediyorum

    YanıtlaSil
  2. Merhaba,

    Kıpırdamadan durabilir miyim? Hem de nasıl dururum kendim bile şaşarım bu duruma. Bir taş üzerinde (antik tiyatroda sahne taşı üzeri olursa şahane olur) yatabilirim, bir hamakta uyuyabilirim. O arada etraftaki, içimdeki sesleri dinlerim.

    Beklemeye sabrim var mi? Yasarken bir miktar ogrendim. Hosuma da gidiyor bu gelisim tabii ki.

    Ayrica blog yazilari bunlari farketmemizi, kendimizi takdir etmemizi sagliyor ya ayrica tesekkurler.

    Esas soyleyecegim zamanla ic ses o kadar bariz farkedilir bir sekilde bagiriyor ki galiba bir an durmak bile yetiyor. Isteyin oluyor. Hele de dedigini yapinca hersey sahane oluyor.

    Sevgiler.

    Seda

    YanıtlaSil
  3. Sizlerin sabıra ilişkin yaşanmışlıklarınızı okumak yüreğime kuvvet kattı... Sabır kimi zaman bilinçli bir seçim olabiliyor, kimi zaman ise neredeyse tek çare... İstersen sabretme... Hele de içimizde olanları 'kendimiz bile anlamadığımız' zamanlarda... Çırpınmak ancak daha dibe batmaya neden oluyor... Kimi zaman en iyisi, suların durulmasını izlemek... Olan'ın yanında sakince oturmak ve bakmak...
    Yüreklerinize sağlık... Arada yazın, çok iyi geliyor...

    YanıtlaSil