10 Haziran 2009 Çarşamba

Bugün Dersimizin Hocası: Menekşe

Haziran, 2009


Bir bayramda yengemde toplandı aile... Yengem çiçeklere meraklı, bana da üç menekşe yaprağı verdi yetiştireyim diye. Toprağa daldırdım hepsini. Biri kısa bir süre içinde yeni yerine alışamayarak toprağa karışmayı yeğledi. Diğerleri ise, belki bir yıldır hiç bir hareket göstermeden, put gibi durdular. Ne canlanma, ne ölme. Öylesine durdular. Sabırla az az suladım. Doğrusu ümidi birkaç kez kestim akıbetlerinden, ancak mumyalanmış gibi durdukları için de beklemekten başka bir şey yapamadım.

Geçenlerde biri beni çok şaşırttı. İşte şimdiki hali yukarıda. Nereden yaprak vereceğini şaşırmış halde, yaprak fışkırıyor. Gübre falan vermişliğim yok. Sabır o kadar. Meğer ben hiç bir şey değişmiyor diye düşünürken, o aşağıda kökler oluşturuyormuş kendine. Bir anda yapraklarını çoğaltıverdi.

Bu hal bana kendi üzerimizdeki çalışmaları düşündürdü. Bazen öyle geliyor ki, hiç bir şey değişmiyor içimizde, dışımızda... Öyle mumyalanmış gibi duruyor herşey... Sanki hiç emek, hiç özen, hiç içgörü, hiç değişim, dönüşüm yokmuş gibi... Nereye gidiyor bütün çalışmalar diye iç geçirdiğimiz oluyor...

Bu menekşe bir yaşam dersi veriyor gibi...

Devam, yürümeye devam, sabırla, şefkatle yürümeye devam... Atılan hiç bir adım heba olmuyor, dışarıdan öyle görünse de. Biz her bir seçimimizle, her dönüşümümüzle nelerin etkilendiğini bilmiyoruz bile. Toprağın altında neler oluyor haberimiz yok. Devam, yürümeye devam, sevginin yaşama geçmiş hali olma niyetine devam... Belki hiç beklemediğimiz anda nice güzelliklerle, mucizelerle karşılaşırız... Kimbilir...

(Not: Diğer yaprak hala heykel şeklinde, sabırla bekliyoruz :))

4 yorum:

  1. çok haklısın Halecim, birgün bir bakıyoruz bişeyler değişmiş, ne zaman olmuş şaşırıyoruz.. oysa o ne zamandır toprağın altında kökleniyor...

    YanıtlaSil
  2. "Kötü" zamanlarda yazmama eğilimimi farkettim. "Kötü" diye adlandırmanın ve kurtulmaya çalışmanın bir alışkanlık olduğunu farkettim. Kendimi olduğu gibi kabul etmeye niyet ediyorum burada, yeniden.

    "Devam, yürümeye devam, sevginin yaşama geçmiş hali olma niyetine devam... Belki hiç beklemediğimiz anda nice güzelliklerle, mucizelerle karşılaşırız... Kimbilir..."

    Bana, ihtiyacım olduğu anda destek olanlardan biri olduğun için teşekkür ediyorum sana Hale'cim (Seyir Defterine her baktığımda tam ihtiyacım olan sözler nasıl da orda oluyor!).

    Sevgiyle
    Tugay

    YanıtlaSil
  3. Benimde boyle bir kaktüsüm var.Ekilecek parcayi aldigimda altindan süt damliyordu.Bir kaç gün suda köklensin diye bekledim.Sonra iç gecirmeye başladığında toprağa ekiyim dedim.Günlerde dimdik durdu sadece..Bir gün bir baktim ki, üst kismindan 5 tane kulakcık cikarmis yeni..O 5 kulakcik ne ara cikti anlamadim.Her gün gözümün önünde duruyordu halbuki. Buradan baktığın şey ile gördüğün şey arasindaki farklılığı yada "farkındaliığ" da anlamiyor mu insan.. Sabır en güzel gübre.. İlk önce köklenecek ve güçlenecek ki, sonra boy versin...

    sevgilerimle

    YanıtlaSil
  4. Yine hafif bir zaman kaymasıyla :) yazıyorum...

    Sevgili Çiğdem ve Brajeshwari
    Benzer yaşanmışlıklarımız, gözlemlerimiz olduğuna cok sevindim. Benzerlikleri duymak yaşama olan merakımı daha da artırıyor... Sizleri okumak da büyük keyif...

    Sevgili Tugay
    Kötü diye nitelediğin zamanın üzerinden iki hafta geçmiş. Zaman geçmiş ama niteleme de geçti mi acaba? Bazen yaşamda bata çıka ilerlediğimizi düşünüyorum. Ne oluyor çıkıyoruz, ne oluyor batıyoruz, bazen muamma. Suların durulmasını beklemekten başka pek çare olmuyor o dönemlerde sanki. Kendimizi, olan'ı olduğu gibi görme ve onunla oturabilme büyük güç istiyor. Ancak sakince oturabilirsek, etrafın tozu dumanı dindiğinde, ne yapılması uygunsa, pat diye ortada duruyor sanki. Başka bir alternatife gerek bile bırakmadan, öylesine net. Toz duman zamanındaki eylemler ise hep çırpınma, hep çırpınma...
    Yaşam yolu dayanışmayla güzel. Destek olabiliyorsa yazılar, ne mutlu. Niyetim gerçekleşiyor demek, çok şükür.

    YanıtlaSil