Geçenlerde arkadaşım Seda’yla konuşurken, son Likya yürüyüşü yazısında en çok etkilendiği bölümün gökyüzünü anlattığım paragraf olduğunu söyledi. Benim de en çok etkilendiğim bölüm belki de bu, yürüyüşü kısadan birine anlatacaksam, gökyüzünü seyrettiğim geceyi anlatıyorum. Seda’yla bunları konuşurken, aklıma bir şiir geldi. Ne zamandır paylaşmak istiyordum şiirlerini Ahmet Aslan’ın, şimdiye kısmetmiş.
Ahmet Aslan’ın birkaç şiirini rastlantı eseri Sunay Akın’ın Sabah gazetesindeki 9 Temmuz 2005 tarihli bir yazısında okudum. Üniversite yıllarından sonra pek şiir okumayan bir kişi oldum maalesef ancak bu şiirlerdeki sadelik yüreğimi kavradı. Ahmet Aslan'ın "Bütün Kuşları Alkışlamaya Gidiyorum" isimli kitabını çok aradım, baskısı kalmamış. Ancak birkaç şiirini paylaşabileceğim burada…
“Derler ki yıldızdır o kayanlar
Bence
Gökyüzü taş atıyordur
Sevgilisinin penceresine”
“Karnımın zilleriyle uyandım
Toprağın uykusu ağırdı
Baktım,
Sofrasını açmış
Bekliyordu gökyüzü
Başımda yıldız salkımları
Ufukta karpuz dilimi bir ay”
Yazarken de yüreğim coşuyor, ne müthiş güç.
Sunay Akın’ın yazdığına göre, Ahmet Aslan Urfa’da doğmuş. 20 yıl inşaatlarda çalışmış. Kendini bulabileceği bir yer ararken, Konya’da bir köy bulmuş. Kendi anlatımıyla türkülerde, şiirlerde dinlediği, kartpostallarda imrenerek bakıp aradığı çoban yaşamının içine girmiş. Çobanlık yapıyormuş.
Diyor ki:
“Defterimin satırlarını raylara
Ve kelimeleri
Umut yüklü vagonlara benzetiyorum
Vagonlar hem ağır
Hem hafif
Ki şiirdir ancak
Bu yükü çekecek
En güçlü lokomotif”
“Işıldayan bir taçtır başımda hilal
Geleceksen geceleri gel
Çobanlar kralıyken ben”
Birkaç kelimeyle bunca duygu nasıl aktarılıyor, hayran kalıyorum… Kütüphaneden en sevdiğim şiir kitaplarını çıkardım, yüreğimi şiirle beslemeyi özlemişim…
Ahmet Aslan’ın birkaç şiirini rastlantı eseri Sunay Akın’ın Sabah gazetesindeki 9 Temmuz 2005 tarihli bir yazısında okudum. Üniversite yıllarından sonra pek şiir okumayan bir kişi oldum maalesef ancak bu şiirlerdeki sadelik yüreğimi kavradı. Ahmet Aslan'ın "Bütün Kuşları Alkışlamaya Gidiyorum" isimli kitabını çok aradım, baskısı kalmamış. Ancak birkaç şiirini paylaşabileceğim burada…
“Derler ki yıldızdır o kayanlar
Bence
Gökyüzü taş atıyordur
Sevgilisinin penceresine”
“Karnımın zilleriyle uyandım
Toprağın uykusu ağırdı
Baktım,
Sofrasını açmış
Bekliyordu gökyüzü
Başımda yıldız salkımları
Ufukta karpuz dilimi bir ay”
Yazarken de yüreğim coşuyor, ne müthiş güç.
Sunay Akın’ın yazdığına göre, Ahmet Aslan Urfa’da doğmuş. 20 yıl inşaatlarda çalışmış. Kendini bulabileceği bir yer ararken, Konya’da bir köy bulmuş. Kendi anlatımıyla türkülerde, şiirlerde dinlediği, kartpostallarda imrenerek bakıp aradığı çoban yaşamının içine girmiş. Çobanlık yapıyormuş.
Diyor ki:
“Defterimin satırlarını raylara
Ve kelimeleri
Umut yüklü vagonlara benzetiyorum
Vagonlar hem ağır
Hem hafif
Ki şiirdir ancak
Bu yükü çekecek
En güçlü lokomotif”
“Işıldayan bir taçtır başımda hilal
Geleceksen geceleri gel
Çobanlar kralıyken ben”
Birkaç kelimeyle bunca duygu nasıl aktarılıyor, hayran kalıyorum… Kütüphaneden en sevdiğim şiir kitaplarını çıkardım, yüreğimi şiirle beslemeyi özlemişim…
bu kadar yalın yazarak, insanı duygu fırtınalarına sürekleyebilmek, ne kadar da güçlü bir şair..
YanıtlaSil