12 Şubat 2009 Perşembe

Yaşama Katkıyı Kutlama

Yine John Croft’tan:

“Takdir edilen, takdir eder.”
What you appreciate appreciates.

Ayna misali, karşımızda gördüğümüz kendimizin bir yansıması. Günlük yaşamımızda ne kadar az takdir ediyoruz oysa, kendimizi, çocuğumuzu, arkadaşımızı, çalışma arkadaşlarımızı, hele eşimizi, annemizi, babamızı. Takdir deyince, şiddetsiz ileşitimin takdir tarifi pek hoşuma gider. Mealen "Karşınızdakinin hangi yaptığı sizin hayatınıza nasıl katkıda bulundu, bunu söyleyin, yaşamı birlikte kutlayın" der. Çünkü yaptıklarımızın yaşama katkıda bulunduğunu, işe yaradığını, yaşamı zenginleştirdiğini duymak, bilmek en büyük mutluluk bana göre de...

Gözleri bu satırlara değenler, sizlerin okuduğunu bildikçe, benim de yazasım geliyor. Kendi başıma kalsam, bu kadar yazı yazmazdım eminim. Oysa bu yazılar hem kendi farkındalığımın, görüş alanımın artmasına, netleşmeme, kendimi ifade etmeme vesile oluyor, hem de gelen yorumları okudukça yazılanların başkalarının da farkındalığının, idrakinin artmasına ilham ve örnek olduğunu görüyorum ve yorumlardan zenginleşiyorum. Büyük mutluluk bu. Yaşamımı anlamlı kılıyor. Yaşamla hizada hissediyorum. Bunlardaki katkınız için çok teşekkür ederim- yürekten, kocamanından :))

Hiç olmazsa bugün çevremizdekileri söze dökemesek de, sessizce de olsa, içimizden de olsa, takdir edelim, yani yaşama katkılarını kutlayalım. Kendimizin de yaşama katkısını görelim ve kutlayalım. Aslında küçücük küçücük ne katkılarımız var, farkında değiliz. Kendimizin katkısını fark edersek, diğerlerininkini de fark etmek daha kolay olabilir. Türkiye'de en aç olduğumuz enerjilerden biri değil mi, takdir/ katkının kutlanması. Haydi o zaman...

Not: Sevgili Ankaralı dostlar, dün gece yine trene binip (kuşetliyle geliyorum, bu kez karşılaştığım en yaşlı yolculuk arkadaşıyla aynı kompartımandaydık: 90 yaşında bir nine. Kırış kırış yüzüyle, yaşam dersleri verdi. "Yaşamdan ne gelirse, gelsin, yapabileceğinin en iyisi yapacaksın ve şükredeceksin" dedi, "İsyan yok"), Ankara'ya geldim. Bu kez günübirlik. (Evimde yalnızca bir gece uyuyabildim) Bugün programlar ucu ucuna, bir tek sabah 10daki görüşmeme kadar zaman vardı. O yüzden kimselere gelişimi bildiremedim. Ancak bir sonraki gelişimde belki hep birlikte buluşur, sohbet eder, hatta belki küçük uygulamalar bile yaparız. Ne dersiniz? Ne de olsa, leyleği iyice havada görmüş bir halim var :)


7 yorum:

  1. merhaba hale
    ben de ankara da oturuyorum
    eğer gene gelirsen, ve de imkan olursa seninle tanışmayı canı gönülden isterim
    blogdaki yazıalrını her gün okuyorum, bana olan katkın inanılmaz, iyi ki varsın, çok teşekkürler tekrardan
    tozhan@superonline.com
    tuğba

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Hale, sağlık olsun, bir dahaki sefere seni tanımayı ve bu kez tecrübeleri yüzyüze paylaşmayı çok çok isterim.

    Sen tam zamanında girdin benim hayatıma, ne de olsa her şeyin sebebi var. Farkındalığıma gün be gün yaptığın katkılardan dolayı ben bugün seni keşfetmiş olmayı kutlamak ve seni takdir etmek istiyorum.

    bol bol sevgiyle

    YanıtlaSil
  3. sizi sessiz izleyenlerdenim. bunca blog arasindan sizi bulabildigim icin kendimi kutluyorum :) yazdiklarinizdan muthis ilham aliyorum, aydinlaniyorum. ankara'ya geldiginizde tanismayi ve yapacaginiz calismalara katilmayi cok isterim. makul bir sure oncesinden burada duyurursunuz umarim.
    sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Halecim, ben de dun İstanbul'a geldim-döndüm, ben de sana haber vermedim, ödeştik;).

    Hazır elim değmişken John Croft'un bende kalan tortusunu da ben paylaşayım (Bu yapacağım bizim camiaada korsan bildiri olarak adlandırılır). Aslında bunlar tortu degil, daha önceden içimizde birikmişlerin yeni gelenle tetiklendiği, dolayısı ile hafızamızda daha kolay kalabilenler.

    John Croft der ki, "bilge bir toplum için bilgiyi koruyun!" Ingilizce'de bilgelik piramidi denilen bir silsile vardır. Bilenleriniz bilir, bilmeyenleriniz icin:

    En alt sırada veri vardır. her an üzerimize yagar. her gun aldigimiz hava durumu raporu gibi.

    Bunu işlersiniz bilgi(information) olur. "yazın ankara'da ortalama sıcaklık şu kadar derece, ortalama yağış bu kadar metre"

    Bünyenize alir biliş(knowledge)e dönüştürürsünüz. Yazın Ankara'da havanın sıcak, ortalama yağışın az olduğunu bilirsiniz. (Nairobi ile ilgili bilgi de vardır biryerlerde ama onu siz bilmiyorsanız biliş olmaz).

    Biliş, eğer üzerinde uğraşırsanız bilgeliğe dönüşür. Bulutlara bakıp, yagmur yağıp yağmayacagini öngörebilirsiniz.

    Bu hiyerarşinin diğer tarafında, veriden daha düşük seviyede gürültü vardır. veri gürültü içinde kaybolabilir. Internet'te her türlü şeyi bulabilmek mümkün, ama içinde kaybolmak daha da olası.
    Doğru bilgiyi yanlışından nasıl ayırt edeceğiniz konusunda becerilerinizi geliştirmeniz gerektiğine inanıyor musunuz?

    Bir alt basamaga indiginizde ise hurafe'lerle (superstition) karsilarsirsiniz. eger veriyi gurultuden ayirt edemeyecek olursaniz bilgelige gideyim derken hurafelerin kurbani olabilirsiniz.

    Croft'un dedigi, "surdurulebilir, bilge bir toplum icin bilgiyi koruyun, cungu veriyi, gurultuden ayirt etmenin imkansiz olacagi bir yolda ilerliyoruz. ve gittiğimiz yol bizleri bilgeliğe değil kolayca hurafelere götürebilir".

    sevgiyle kalin.

    Korsan bloggeriniz

    Deniz

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Hale, yazdıklarınla hayatlarımıza öyle ince ince farkındalıklar katıyorsun ki, belki bu kadarını tahmin bile etmiyorsun :) Bu zarif dokunuşların için teşekkür ediyorum, gönülden..

    Ankaraya bir sonraki gelişinde seni ve tüm Ankaralı dostları ağırlamaktan memnuniyet duyarım, seyir defterimizde hoş bi mola OLur, ne dersin? Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  6. Ben bu yazıyı çok sevdim. Yoga eğitimim sırasında, insanların pozitif özelliklerini görün, negatifler yerine..Onlar büyüsün böylece demişti hocam. .Takdir de böyle başlıyor aslında.. Gerçekten de bir bumerang gibi geri dönüyor sana...

    Yüreğine sağlık yine.. Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  7. Sevgili Tuğba, Başak, Nergis, Deniz, Çiğdem ve diğer Ankaralı dostlar;

    Bir şekilde bu yazıların yaşama katkıda bulunduğunu duymak ne keyifli bir mutluluk... Katkılarınız, yorumlarınız ile; birlikte yürüyoruz yolda. Ben de seyir defterini tutuyorum :) Çiğdemcim davetin için çok teşekkürler. Ankara'ya bir dahaki gelişimi önceden haber vereyim, simidimizi, peynirimizi alır, sana çaya geliriz- herkese de uygunsa.

    Denizcim, sevgili korsan...
    Yani ne renkli bir yolculuktayız, korsanımız bile var :)) Eline, yüreğine sağlık. Ne güzel özetlemişsin, hatta açıklamışsın. Harika bir katkı oldu. Ben de bir süre önce benzer bir konuda bir vipassana konuşması dinlemiştim. Onu tekrar dinlesem de, ikisini birleştirip yazsam diyordum. Sen yazının ilk bölümünü yazmışsın, harika. Zaten ikinci bölüm bakalım ne zamana. (Son günlerde hiç yazamadım). Deniz bir de hatırlıyorsan, John 6 maddeden söz etmişti masada, onları da yazar mısın? Yoksa dinleyenlerden isteyelim tekrar. Hatırlarım zannettim, ama hatırlamıyorum.

    Sevgili Brajeshwari
    Katkın için çok teşekkürler. Birbirimizi yansıtan aynalar olmak ne güzel, değil mi?

    YanıtlaSil