24 Şubat 2009 Salı

"Her Zaman Farkında Olma!"

Mahonia, http://www.flickr.com/photos/cosmicphoenix/335498707/
(Hiç yağmurda çam iğnelerindeki damlaları izlediniz mi?
Bu fotoğraf Ayşe K., Aslı ve Yasin'e ithaf...)

Yine Krishnamurti'den mektup var bizlere :))


“Her zaman farkında olmam gerek” dediğinizde, bunu bir sorun haline getirmiş oluyorsunuz.

Soru: Her zaman farkında olmak imkansız benim için.

Krishnamurti: Her zaman farkında olma! Yalnızca küçük küçük farkında ol. Lütfen, her zaman farkında olan hiçbir varlık yoktur- bu korkunç bir fikir! Bu bir kabus, bu süreklilik arzusu bir felaket. Yalnızca bir dakika farkında ol, bir saniye ve o bir saniyelik farkındalıkta tüm evreni görebilirsin. Bu şairane bir söz değil. Biz bir tek an’da, aniden görürüz göreceğimizi; fakat bir şey gördüğümüzde, bunu sabitlemek, tutmak, sürekli hale getirmek isteriz. Bu hiç de farkında olmak değildir. “Her zaman farkında olmam lazım” dediğinde, bunu bir sorun haline getirmiş oluyorsun, ve o zaman niçin her zaman farkında olmak istediğini bulman iyi olur. Açgözlülüğü ima ettiğini, sahip olma arzunu içerdiğini gör. Ve “Her zaman farkındayım” demek hiçbir anlama gelmiyor.
Krishnamurti, Collected Works, Cilt XIII- 184

Questioner: I find it impossible to be aware all the time.
Krishnamurti: Don't be aware all the time! Just be aware in little bits. Please, there is no being aware all the time - that is a dreadful idea! It is a nightmare, this terrible desire for continuity. Just be aware for one minute, for one second, and in that one second of awareness you can see the whole universe. That is not a poetic phrase. We see things in a flash, in a single moment; but, having seen something, we want to capture, to hold it, give it continuity. That is not being aware at all. When you say, 'I must be aware all the time,' you have made a problem of it, and then you should really find out why you want to be aware all the time. See the greed it implies, the desire to acquire. And to say, 'Well, I am aware all the time,' means nothing.
Collected Works, Vol. XIII - 184


Yaşam yolculuğunda ilerlerken, kimi zaman çok hoşumuza giden bir özellik, nitelik, uygulama görüyoruz ve “bunu hep yapmak istiyorum” diyoruz. Sonra içte bir savaş başlıyor, bir taraf yapmak istemiyor, bir taraf “yapacağız” diyor, hatta “her gün yapmamız lazım” diyor. Kıyamet kopuyor iç âlemde. Oysa genele yayma planları yapmak yerine, o anda yaşama geçirsek, bir kere, bir an ama şöyle derin derin, tam anlamıyla, en harikasından. Sonrası sonra.

Daha önce de anlatmışımdır, Ayşe E. tatile gitmişti. O sıralarda da farkındalık çalışmaları yapıyorduk, günlük yaşam içinde farkında olmaktan konuşmuştuk. O da yüzerken, farkında olmayı denemiş. Tatilden döndüğünde yalnızca o kareyi hatırladığını söylemişti. Hatta yıllar sonra geçenlerde konuştuğumuzda yine o kareyi tüm canlılığıyla hatırlıyordu. Bu arada kahve içerken de tüm farkındalıkla içmiş, o derin deneyim sanki hücrelerine işlemiş, anlatırken gözleri canlılıkla pırıl pırıldı.

Bu yazıyı okuduktan sonra, bir hareketi –küçücük- tam farkındalıkla yapmayı deneyelim. Çayı, kahveyi, yemeğin bir kısmını, belki yalnızca bir lokmayı tam farkındalıkla içelim, yiyelim. Tüm kokuları, sıcaklığı, soğukluğu, sesleri, sertliği, hareketleri izleyerek. Bedendeki, duyulardaki tüm hisleri fark ederek, algımızı tam açarak, an’a odaklanarak. Ya da ellerimizi yıkadığımızda. Ya da kafamızı yana çevirdiğimizde. Ya da ayak tabanlarımızın yere bastığını hissettiğimizde.

Bir an.

Bunun ne işe yaradığına ilişkin önceki yazılarda çok malzeme var. Tekrarlamayayım. Yalnızca Krishnamurti’nin hatırlattığı “küçük adım”ı paylaşayım istedim bugün. Kendimize sorun yaratmayalım, basitleştirelim yaşamı. Bir adım, küçük adım, ama derinlikli adım…

Ve yine Krishnamurti'nin hatırlattığı gibi, şu an elimizde ne varsa, malzeme. İçimizde direnç varsa, yoğun arzu varsa, isyan varsa, doymak bilmez açlık varsa, hepsi yanında oturmaya ve "seni tanımak istiyorum" demeye değer... Yine şu an, bir an, bir kere, ama derinden...

8 yorum:

  1. Haleciğim bana çok güzel bir doğumgünü hediyesi oldu bu yazın. Teşekkürlerimle...

    YanıtlaSil
  2. Eyy Hale!
    Tam zamanında, bu kadar olabilirdi. "Cep telefonu da kullanmiicam, internete de her gün girmiiicem, bana ne, bana ne, cok işim var, ben onlara odaklanacam" diye tutturan yanımı görüverdim, HER ZAMAN FARKINDA OLUCAM BEN diye kocaman yazmisim gizli bir gerginliktir gidiyor-muş. "Yakaladıklarım"ı kaçırmama ve hatta "daha çok, daha çok" olsun telaşını dank diye farkettiren yazın için sağol. Şimdi gidip içerde pişmekte olan çorbayı bir karıştırayım yavaşca...
    Sevgiyle
    Tugay

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Başakcım...

    İyi ki doğmuşsun, her ne kadar bu yaşamda seni hiç görmemişsem de, başkalarını bilmem ama benim yaşamım seninle daha zengin :)

    Bir de Seda'cığımın geçenlerde hediye ettiği Richard Bach'ın harika kitabı "Uzak Diye Bir Yer Yoktur" dan iki satır:

    "Doğumgünlerinin ötesine, sonsuzluğun ilerisine özgürce ve mutlulukla uç. Arasıra, istediğimiz zaman, sonu gelmeyen bir kutlamanın içinde buluşuruz."

    Sevgiyle- şu yürekten taşanından :)))

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Tugay
    Çorba falan karıştırdığına göre, vatanına döndün mü Hindistan'ın sıcaklarından? Sesini duymak güzel yine :)

    Bu akşam uzun çalıştım, tatlı bir yorgunlukla günü tamamlamadan, fark etme coşkunu okumak çok iyi geldi. Sanki gün sonu ödülü gibi :)
    Sevgiyle- kutlamalı olanından :)

    YanıtlaSil
  5. halecim..

    krişnamurtiye mektubundan dolayı teşekkürler ve sanada bu mektubu bize ulaştırdığın için çok teşekkürler...mektup almanın heyecanı bambaşka benim için.sihirli bir kutuyu açıp içinden ne çıkacak şimdinin heyecanı ama hep güzel şeyler ümit ederek sevgiyle

    YanıtlaSil
  6. Ben de seni tanıdığıma mutluyum Halecim; nasılsa fiziken de tanışacağız (buna eminim), o zaman gelene kadar da, sonra da "kıymetlim" olmaya devam edeceksin; sana farkettirmeye sık sık çalışssam da, kendi yolculuğumda beni yoluma saçtığın ışık için hep minnettar kalacağım.

    YanıtlaSil
  7. Yasemincim
    Yorumlar da benim mektuplarım oluyor, aynı tarif ettiğin gibi merakla bakıyorum neler yansıyor diye.

    Yorumlar yazarak, postakutusunda mektup bulmanın sevincini yaşatan herkese teşekkürler.

    YanıtlaSil
  8. Krishnamurti çevirisi ve yorumunuz için büyük bir teşekkür...
    Saplantı derecesinde uygulanan her türlü dikkat çalışmasına anlamlı bir eleştiri.

    YanıtlaSil