26 Şubat 2009 Perşembe

Doğaya Sevgimizi Gösteriyor Muyuz? -2

Dünden devamla...


Duygularım iyice havalanmışken, bu arada Kyoto imzalandı. Ankara’daki gruptan destekledikleri adayın iklim ve doğa dostu projelere ilişkin basın toplantısı yaptığına ilişkin haber geldi. Gözlerime inanamadım. Çalıştayda aynı kafada birkaç kişi bir araya geldik ve sürdürülebilir ev’e ilişkin bir projeye giriştik. Bir kısmınız biliyor, ayaklarını bir türlü yerden kaldıramamış bir “katkım olsun” projesi hayalim var/dı. Onun içinde zaten böyle bir bölüm vardı (web sitesinin parasını ödemeyi unutmuşum, kapatmışlar, şimdi tekrar açılmasını bekliyorum)

Falan falan…

Sonra dün (evvelki gün) acayip bir şey oldu. Tez önerimi yetiştirmek zorunda olduğum için, evde çalışıyordum. Biraz kafa dağıtayım diye (yani bu nedenle olduğunu ‘zannettiğim’), televizyonu açtım. Sabah programlarından birinde tamamen gönüllü olarak ancak üniversiteyle de birlikte çalışarak depremi önceden haber almaya ilişkin çeşitli gözlemler yapan bir gruba rastladım (
www.sismikaktivite.org). İlgimi çekti, seyrettim. 490 kişi, her gün gözlem yapıyor, sitelerine bildiriyorlarmış. Kimi karıncalara bakıyormuş, kimi kuyu ısısını ölçüyormuş, kimi denizi, kimi bulutları gözlemliyormuş. Ve kendi söylediklerine göre 5 şiddetinde hiçbir depremi de kaçırmamışlar. Zira çeşitli kaynaklardan gözlem yaptıkları için, bilgiler çakışıyor, gerçeği daha iyi yansıtıyormuş. Gözlerim kocaman izlemeye devam ettim. Benzer bir uygulama Çin’de 10000 kişiyle yapılmış daha önce ve bir depremi önce tahmin ettikleri için, şehri boşaltmışlar ve hiç can kaybı olmamış.

Bu grupta beni en çok etkileyen şu oldu: Bu grup korkuyla, endişeyle çıktı yola herhalde ama aralarından birinin de dediği gibi, “Korktuk ama öyle durmadık, ne yapabiliriz diye baktık” düşüncesiyle, hayran kaldığım bir girişimde bulunmuşlar. Kendi imkanlarıyla parça bilgisayarlardan sismik hareketleri ölçen bir sistem de yapmışlar. Konuşanlar bilim insanı gibi, dikkatli, bilgili, sorumluluk üstlenmiş. Yüzlerinde korku, endişe yok, ellerinden geleni yapmanın coşkusu ve gönül rahatlığı var. Bu insan gücüne hayran oldum. Çok doğal bir iç tepki olan korku ve endişeyi pek çok insana da hizmet edebilecek bir eyleme dönüştürmeleri hoşuma gitti. Ayrıca “bir şey olmaz” diye de oturmuyorlar, dünyanın doğal hareketlerini “kabul etmişler” ve bununla ne yapabiliriz diye bakıyorlar. Üstelik gözlem yeteneklerini geliştirerek, bir ihtimal manevi yolculuklarında da ilerliyorlar. Bunlar tahmin elbette, birkaç dakikalık programda gördüklerim. Ama bu yaklaşım içimde bir coşku oluşturdu.

Sizce bu nesil dünyanın bu gidişatında rota değişikliği yaratabilir mi?

Bu koca geminin rotası nasıl değiştir! Hele de gücü elinde tutanların gücü düşünülürse! diyebiliriz. Bir de şunu hatırlayabiliriz: Likya yürüyüşü yazılarını okuyanlar belki hatırlar. Kalkan’dan Bezirgan yaylasına doğru ilerlerken, bir ara bir bakmıştım karşımda yüksek bir tepe. Hava sıcak, sırtta çanta. Hiç patika, yol da görünmüyor tepelerde. İçimden söylenmiştim, “kaya tırmanışı mı yapacağım yoksa, yol da yok”. Gözümde bir büyümüş, bir büyümüştü bu tırmanış. Fakat sonra önümdeki yola odaklanmıştım. Bir adım, bir adım daha. Harika manzaralara çıkmıştım. Bir adım, bir adım. Aynı Momo’daki Peppo gibi (kitabı birine verdim, aklımda kalanı yazayım). Peppo sokakları süpüren bir çöpçü. Momo nasıl bu kadar sokağı süpürebildiğini sorar. Peppo yalnızca önündeki sokağa, önündeki süpürge hareketine odaklandığını söyler. Dünkü Krishnamurti’nin hatırlatması gibi. Bir adım, bir an, şu an.

İki soru bana önemli geliyor:

“Bu seçimi yapıyorum ama acaba bundan zarar görecek bir canlı var mı?”

“Bu nesil dünyanın bu gidişatında rota değişikliği yaratabilir mi? Bu rota değişikliğine nasıl katkıda bulunabilirim?”

Tüm insanlığı sevelim, komşumuzu da sevelim, en yakınımızdakiyle konuşurken de bu sevgimizi hatırlayalım- mesela kızgınken. Doğayı sevelim, öyle ki nasıl sevdiklerimizin üzerine titriyorsak, sevgimizi onlara gösteriyorsak, doğaya da gösterelim.

Bak yine Ankara’daki toplantıdaki hal geldi üzerime, “Peki ben şimdi ne yapmaya söz veriyorum?” Yazılar, konuşmalar harika da, yaşama geçirmeye yönelik bir sonraki adım olmadı mı içim hizasından kayıyor, coşkum sönüyor- içimdeki bu gösterge paneline bayılıyorum :)

Peki ben şimdi ne yapmaya söz veriyorum?

Bir dakika düşünüyorum, neredeysem oradan kaynaklanan, küçük de olabilecek, sevinçle yapabileceğim, ama küçük parmağımla yapacağım kadar da kolay ve etkisiz olmayan bir şey…

Düşünüyorum…

Bir ilk adım olarak…

İçimdeki canlılık gösterge tablosuyla da teyit ettiğimde:

Doğayla dost yaşamak için yaşamımda neler yaptığıma ve neler yapılabileceğine ilişkin somut adımlar içeren birkaç yazı yazmak burada…

Zaten yaptıklarıma ilişkin bir listem var ve çalıştayda oluşan grupla bunu ev için zaten yapıyoruz, şu anda hala ulaşılamayan web sitesinde (
www.katkimolsun.org) de yazmıştım birçok adım.

Tüm bunları derler toplar yazarım. Zaten bu süreç içinde kendi yaşamımda uygulayabileceğim yeni yeni şeyler öğreniyorum. Oyun gibi oldu benim için. Hobi gibi. Hani koleksiyoncular değerli bir parça bulduklarında sevinir ya, ben de yapabileceğim, doğayla dost bir uygulama buldum mu, pek seviniyorum… Tamam, bu içime heyecan verdi… Hem belki sizler de kendi uyguladıklarınızı, duyduklarınızı, öğrendiklerinizi yazarsınız, yine her zamanki gibi karşılıklı zenginleşiriz ve dolayısıyla yaşam da zenginleşir… Sonraki adımlar da kendiliğinden açılır.

Peki bu yazı bitti… Dilerim güzel bir yazı tadında kalmaz, ilham verir, harekete geçme enerjisini tetikler… Belki “bir sonraki adımım ne?” diye sormanıza vesile olur…

Yürekten taşan sevgi ve coşkuyla…

2 yorum:

  1. ben seyirdefterini okurken hep kendimi bir öğrenci gibi hissediyorum,işte yine önemli bir konu daha dönüp kendime bakacağım üzerinde çalışacağım bir ders daha.
    hadi bakalım arkadaşlar...
    herkese kolay gelsin...

    YanıtlaSil
  2. Yasemincim
    Yaşam yolculuğu bir keşif yolculuğu gibi, değil mi? Keşiflerimizi birbirimizle paylaştığımızda da sanki yolda "bak ne güzel bir çiçek, kelebeği gördün mü nasıl renkli, dikkat et önünde taş var, bu patika bir yere çıkmıyor baktım ben" kıvamında dayanışma yaşıyoruz.
    Bu yazıları okuyanlar da bu yazıdaki konuya ilişkin yolda gördüklerini paylaşırlarsa, hep birlikte zenginleşiriz, güzellikleri görürüz, dikkat etmemiz gerekenleri fark ederiz. Bir sinerji oluşmasını diliyorum bu konuya ilişkin... Sevgiyle

    YanıtlaSil