7 Kasım 2008 Cuma

Bilgelikten Doğan Eylem...

Her şey gelip geçiyor.

Bir gün baktık bloglara erişemiyoruz, ne olduğunu anlayana kadar bir baktık bloglara girebiliyoruz. Bu süreçte erişimi tekrar sağlamada emeği geçmiş olanlara teşekkürler.

Yaşam da böyle sürprizlerle dolu değil mi? Her köşeden yeni bir sürpriz çıkıyor, önemli olan bunlara nasıl karşılık verdiğimiz. Bilgelikten, şefkatten kaynaklanan, doğan karşılıklar… Olan karşısında kabullenip, pasif kalmak uygun değil her zaman. Bazen spiritüel konularla ilgilenenler kabullenmeyi pasif olmakla aynı şey olarak algılayabiliyoruz. Olana karşılık vermek yerine seyretmeyi seçebiliyoruz ve bunu spiritüel bir uygulama diye düşünebiliyoruz. Oysa bu birlikte yaşadığımız örnekte olduğu gibi, blog sahipleri sessizce sineye çekseydi bu erişememe halini, itiraz etmeselerdi, bu satırları yazamaz, okuyamaz olacaktık, ya da dolaylı yolları kullanmak zorunda kalacaktık.

Nerede sesimizi çıkaracağımızı bilmek bilgelik olsa gerek…

Ayrıca sesimizi nasıl çıkaracağımızı bilmek de başka bir bilgelik…

Tavındayken, en uygun zamanlamayla, gecikmeden sesi çıkarmak da daha başka bir bilgelik…

Sesi daha kolay, güçlü duyurmak için kimlerle birleşmenin uygun olduğunu görmek ve birliktelik oluşturmak da bilgeliğin başka bir yönü…

Bu bilgeliklerle bağlantıda olanlara ne mutlu… Darısı hepimizin başına…

Hem size, hem kendime şefkatten doğan nice bilgelikler, bu yönde farkındalık sıçramaları diliyorum can-ı gönülden…


Not: Daha önce yazmaya başladığım bir konu (yaşamdaki rüzgarlar) yarım kaldı, ilerleyen günlerde devamını yazacağım. Zira ille o konuda yazayım, sonra içime gelenleri yazayım dedikçe, tıkandım, hiç bir şey yazamaz oldum. Önce içimde birikmiş olanları yazayım diye bir seçim yaptım da, sıralı yazma hapishanesinden çıktım. Sırası gelince, bir ihtimal farkındalığım arttıkça, devamı gelecek :) Bekliyoruz hep birlikte :)

7 yorum:

  1. Bu kadar uzun aralar vermeyin, özlüyorum sizi...:) Uzundur takip ediyorum blogunuzu, yolumu aydınlatıyorsunuz, ellerinize sağlık Hale hanım. Meslekdaş olduğumuzu anlıyorum bu arada. ben de ankara hukuk mezunuyum. Sevgiyle kalın, Başak

    YanıtlaSil
  2. Yazılar yola bir parçacık ışık tutuyorsa, ne mutlu. Yazıp kendinizi gösterdiğiniz için teşekkürler.Okuyanların olduğunu bilmek şevk veriyor kesinlikle. Aralar bazen uzuyor hakikaten, bazen yorumlara bile cevap yazamıyorum. Buna üzülüyorum. Karşılıklı yazışmalar çok şevklendirici olabiliyor. Bakalım bundan sonra nasıl gelişecek?

    İstanbul Hukuk mezunuyum ancak hiç avukatlık yapmadığım için kendimi bu meslekten sayamıyorum. Çok meşakkatli bir meslek, değil mi?
    Sevgiyle

    YanıtlaSil
  3. Ben uzundur takipteyim sizi ve yazdıklarınıza bayılıyorum, her yazıdan sonra bolca düşünüyorum, aynayı kendime tutma durumu yani:) Yazdığınız konularla ilgili ciddi emek harcamışsınız ve bundan çok etkileniyorum. Söz ve eylem birliğini önemserim.

    Ben de klasik bir avukat değilim aslında, yani adliyeye gitmiyorum, yaptığım iş uluslararası ticaret hukuku ve uluslararası sözleşme ağırlıklı.

    İlk kez vipassana ile ilgili araştırma yaparken buldum blogunuzu.

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Başak
    Çok sevindim yazdıklarınıza. Arada düşündüklerinizden, aynada gördüklerinizden öğrendiklerinizi bizimle paylaşır mısınız? Deneyim paylaşımı özellikle sözlerin eyleme geçirilmesinde ilham verebiliyor hepimize. Deneyimlerinizi, idraklerinizi okumayı, şevk almayı çok isterim.
    Sevgiyle

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Hale;

    Tabiiki paylaşmak isterim ama benimkiler çok amatörce:) Zaten hayatın başlı başına "kendini keşif macerası" olduğuna inananan bir insanım, o yüzden benim kendimi ve hayatı keşiflerim de hiç bitmez:) Ama keşfettikça daha "tam" olduğumu,daha kendine güvenli, onay beklemeyen, hayattan keyif alan bir insan haline geldiğimi görüyorum. Ve bunun "ne olursa olsun haz peşinde koşmak" la elde edilmediğini farkettim. Son yazılarınızdaki "bir göz içeri bir göz dışarı" durumu aslında halime uyuyor. Çünkü ben de "her şartta pozitif olacağım, bir şey olmamış gibi davranacağım, olanı biteni eğer kötüyse yok sayacağım" diyebilen insanlardan olamadım. Hayat bir bütündür, negatif-pozitif, yin-yang, iyi-kötü, güzel - çirkin vs. hepsi içiçe ve bir bütünün parçalarıdır. Hayatın amacının tatsız şeylerden kaçınmak değil de, bana keyif verenler kadar keyif vermeyen şeylere de verdiğim tepkilerle kendi hayatımı isteiğim doğrultusunda yaratmak olduğunu da ancak bir kaç yıl önce farkettim. 36 yaşındayım ve yine de geç değildir, değil mi? O nedenle dışarıda olanlara kayıtsız kalmam mümkün olamadı ama bunlar varken bunları düzeltmenin de mikro ölçekte bireyin kendinden başladığına inanıyorum. O nedenle son yıllarda "verme", "paylaşma", "yaratma", "üretme" ve başkalarının hayatlarına anlamlı katkılarda bulunma eylemlerini çok daha fazla önemsemeye başladım.

    Uzun uzun kendimi dinliyorum, bu süreçte farkettim ki benim kendim sandığım şey aslında düşüncelerimmiş, kendi imajımı düşüncelerim üzerine kuruyordum. Oysa düşüncelerin bir çoğu beynin doğasından kaynaklanan ağırlıklı olarak korkuya, endişeye odaklı içerikte oluyordu. Zaten bu keşfimin sonucunda araştırma yaparken denk geldim vipassana ve sizin Seyir Defterinize.

    Şimdilerde (bu keşiflere) her şey daha yerli yerine oturuyor, başka gözlerle bakıyorum hayata ve herşeye. İçim faklı ve bana huzur veren bir enerji ile dopdolu.

    Lafı uzattım sanırım:) Paylaşım için başka bir alanınız var ise lütfen beni de haberdar ediniz. e-postanız varsa ben de size irtibat bilgilerimi bildiririm, yolunuz ankara2ya düşerse sizi tanımaktan büyük keyif alırım.

    sevgiler,
    Başak

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Başak
    İçten paylaşımınız için çok teşekkürler. Benzer gözlemlerimiz, idraklerimiz olması ne güzel. Birbirimizin görüş açılarını bildikçe, zenginleşiyoruz. O yüzden iyi ki paylaştınız bizimle. Yazdığınız gibi değişim insanın kendisinden, kendini tanımasından başlıyor. Bizim de tüm gayretimiz bu yönde. Yeni keşiflerinizi de okumayı çok isterim.
    Her ne kadar yorumlarda paylaşmayı -hepimize katkısı olması açısından- tercih etsem de, özel konular için e-posta adresim: halemeric@gmail.com
    Ankara'ya gelirsem, bir fırsat yaratırız elbette...
    Sevgiyle

    YanıtlaSil
  7. Cevabınız için teşekkür ederim. ben de daha çok "şeffaflık" sebebiyle burayı kullanmayı tercih ederim.
    Sevgi ile
    Başak

    YanıtlaSil