Her an bütünü etkiliyoruz ve fark yaratıyoruz…
Aynı bazı geceler gökyüzüne yıldızlara baktığımda kendimi mini minnacık hissettiğim gibi, bu düzenin içinde de mini minnacık hissediyorum. Ancak aynı zamanda da etkili ve fark yaratan.
Üstelik “hayır, ben bütünü etkilemek falan istemiyorum” diye bir seçeneğimiz de YOK. Varlığımız yetiyor :)
Derin Ekoloji ekolünden Joanna Macy’nin bir egzersizini duymuştum, çok beğenmiştim. Sizinle paylaşmak istiyorum. Önce farklı bir yerde okuduğum bir bilgiyi yazayım:
“Her gün dünyadaki her bir insanın 16,000 ile 20,000 akciğer dolusu hava soluduğu tahmin edilmektedir. Bu büyük miktarlardaki hava, değişik hava koşullarıyla sürekli olarak dünyayı dolaşmaktadır. Birkaç hafta içinde dünyadaki her bir birey nefes alıp verirken, en az 1015 atom solumaktadır. Bu alışveriş tüm biyosferde sürmekte, dünyadaki her bir bitki ve ağaç bizim kullanılmış karbondioksitimizi solumakta ve yapraklarından yaşamı destekleyen oksijen salıvermektedirler. (The Quest, Findhorn Yayınları, s. 183)”
Egzersiz de şu: evde saksı çiçeğiniz varsa, onun yanına gidin ya da dışarıda bir parka giderseniz, boyunuza yakın bir bitki seçin. Aranızda bir karış ya da iki karış mesafe bırakın. Ve soluk alıp verin, daha doğrusu dikkatinizi nefesinize verin. Dilerseniz, gözlerinizi kapatabilirsiniz. Nefes alırken, bitkiden gelen oksijeni düşünün, nefes verirken de, sizden giden karbondioksiti. Aranızdaki bağlantıyı ve birbirinizle dayanışmayı fark edin. Bu kadar yaşamsal olarak birbirimizle bağlı olduğumuz diğer varlıkları hatırlayın.
Harika bir farkındalık yolu. Ben yaptığımda müthiş bir şefkat duygusu da geldi içime. Birlikte oluşu hissettim. Yalnızlık duygusu başka bir şey ama gerçekte hiç yalnız değiliz. Yalnız olmamıza da imkan yok. Yaşamın doğası böyle.
Aynı bazı geceler gökyüzüne yıldızlara baktığımda kendimi mini minnacık hissettiğim gibi, bu düzenin içinde de mini minnacık hissediyorum. Ancak aynı zamanda da etkili ve fark yaratan.
Üstelik “hayır, ben bütünü etkilemek falan istemiyorum” diye bir seçeneğimiz de YOK. Varlığımız yetiyor :)
Derin Ekoloji ekolünden Joanna Macy’nin bir egzersizini duymuştum, çok beğenmiştim. Sizinle paylaşmak istiyorum. Önce farklı bir yerde okuduğum bir bilgiyi yazayım:
“Her gün dünyadaki her bir insanın 16,000 ile 20,000 akciğer dolusu hava soluduğu tahmin edilmektedir. Bu büyük miktarlardaki hava, değişik hava koşullarıyla sürekli olarak dünyayı dolaşmaktadır. Birkaç hafta içinde dünyadaki her bir birey nefes alıp verirken, en az 1015 atom solumaktadır. Bu alışveriş tüm biyosferde sürmekte, dünyadaki her bir bitki ve ağaç bizim kullanılmış karbondioksitimizi solumakta ve yapraklarından yaşamı destekleyen oksijen salıvermektedirler. (The Quest, Findhorn Yayınları, s. 183)”
Egzersiz de şu: evde saksı çiçeğiniz varsa, onun yanına gidin ya da dışarıda bir parka giderseniz, boyunuza yakın bir bitki seçin. Aranızda bir karış ya da iki karış mesafe bırakın. Ve soluk alıp verin, daha doğrusu dikkatinizi nefesinize verin. Dilerseniz, gözlerinizi kapatabilirsiniz. Nefes alırken, bitkiden gelen oksijeni düşünün, nefes verirken de, sizden giden karbondioksiti. Aranızdaki bağlantıyı ve birbirinizle dayanışmayı fark edin. Bu kadar yaşamsal olarak birbirimizle bağlı olduğumuz diğer varlıkları hatırlayın.
Harika bir farkındalık yolu. Ben yaptığımda müthiş bir şefkat duygusu da geldi içime. Birlikte oluşu hissettim. Yalnızlık duygusu başka bir şey ama gerçekte hiç yalnız değiliz. Yalnız olmamıza da imkan yok. Yaşamın doğası böyle.
Devamı: Fark yaratmak ama ne yöne doğru?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder