7 Ekim 2008 Salı

Yaşamın Geçiciliği...

Bugün Batı’da çok sevilen hocalardan Thich Nhat Hanh’ın The Blooming Lotus
(Çiçek Açmış Lotus-Nilüfer) kitabından defterime not almış olduğum bir alıntıyı paylaşmak istiyorum. Sevgili Hatice Kapudere tercüme etti, gönülden teşekkürler…

“Her şeyi farkındalıkla algılamak hayatın ne olduğunu daha derinden görmemizi sağlar. Gelip geçiciliği (kalıcı olmama-impermanence) yaşamın olumlu bir yanı olarak görebilmek önemlidir. Gelip geçicilik yaşamın özüdür. Varolan değişmeseydi, yaşam süregelmezdi. Eğer bir mısır tohumu değişmeseydi, mısıra dönüşemezdi. Küçük bir çocuk değişmeseydi, bir yetişkine dönüşemezdi.

Yaşamın değişken, geçiciliği olması (hiçbir şeyin kalıcı olmaması) onun değersiz olduğunu göstermez. Yaşamın değeri geçiciliğinde saklıdır, tam da gelip geçtiği için yaşama daha çok değer veririz. Bu nedenle her anı nasıl derin yaşayacağımızı ve sorumluluk içinde kullanacağımızı bilmeliyiz. Eğer an’ı tam anlamıyla yaşarsak, sonradan pişmanlık duymayız. Yakınlarımıza nasıl özen göstereceğimizi, onları nasıl mutlu edeceğimizi biliriz.

Her şeyin geçici olduğunu kabullenebilirsek, herhangi bir şeyin ölmesi, yok olması ya da gitmesi bize acı vermez. Başarı ya da başarısızlık, gerileme ya da refah, değişim karşısında denge ve huzurumuzu kaybetmeyiz.

Birçok insan sürekli huzursuz, hep koşturma halinde; vücutlarına ve zihinlerine nasıl bakacaklarını bilemiyor. Her geçen gün maddi konfor sahibi olmak için yavaş yavaş sağlıklarından uzaklaşıyorlar. Sonunda vücut ve zihin sağlıklarını tüm bu gereksiz şeyler yüzünden yitiriyorlar. (s.52)

Tutkularımızı, üzüntü ve acılarımızı bırakma gücüne sahibiz. Bizi gereksiz yere meşgul eden her şeyi bırakma gücüne sahibiz. Böylece kendimiz ve diğer tüm varlıklar için daha anlamlı bir yaşam sürmeye başlayabiliriz. (s.55)”

Hep paylaştığımız konular. Bir kere de Thich Nhat Hanh’ın kaleminden okuyup hatırlayalım istedim.

Yaşamın geçiciliğinin farkında mıyız her gün, her an? Eğer geçiciliği gerçekten idrak etmiş olsak, yaşamlarımız ne kadar farklı olurdu kimbilir. Dert ettiklerimiz epey bir elenirdi herhalde, hele incinmeler, itişip kakışmalar, ağzımızdan fırlayıp çıkan sözler azalırdı herhalde… Gözlerimiz daha çok güzellik görürdü… Yüreklerimiz özgür olurdu ve sevgi saçardı…

Geçiciliği gerçekten idrak etmemiz dileğiyle…


Not:
Bugün 27. gün... Kervan ne kadar kalabalıkmış. Neredeyse her gün yeni bir yolcu, "40 gün için seçtiğim kişi..." diye söze başlıyor. Belki bugün iyi dileklerde bulunduğumuz kişinin son günleri olduğunu bilseydik önümüzdeki birkaç gün, ne yapardık, nasıl hissederdik, onun için bir şey yapar mıydık; buna bakabiliriz...

2 yorum:

  1. Merhaba, blog'unuzun müptelası oldum. Feyz alıyorum, lütfen her gün yazın, hatta daha sık yazın :)

    Aklınıza, kaleminize sağlık.

    Sevgiler,

    YanıtlaSil
  2. Sizi biraz karamsar gördüm bugün..

    Alıntı çok güzel ve çok anlamlı.

    YanıtlaSil