9 Nisan 2009 Perşembe

İçteki Polis-Savcı-Yargıç 2

Kendini süslemiş ağaç, 15.3.2009
(Yıllar önce bir pazardan küpe çiçeği alıyordum, üzerinde pek çiçek yoktu. Satan amca demişti ki, "Sen bakma bunun bu halde olduğuna, bir ay içinde kendini süsler." :))

Dünden devamla...


Çok uzun yıllarını bilgelik yolunda hocalık yaparak geçirmiş Christopher Titmuss, bir deyişi hatırlatıyor konuşmasında: “Tüm dünyada hiç kimse yoktur ki, insanın kendi kendine yarattığı kadar sorun yaratsın o kişiye.”

Christopher, zihnimizde konuşan sesin sanki şeytanın sesi gibi olduğunu söylüyor. Ancak bu sesteki şeytanlığın içerikten ziyade, bu sese “inanmamız” olduğunu vurguluyor. Bu kendimizi yargılayan sesin o kadar uzun bir tarihi var ki, öyle bir alışkanlık ki, öyle uzun bir geçmişe gidebiliyor ki, çok inandırıcı olabiliyor. Haklı olduğunu, doğruyu söylediğini düşündürebiliyor bize.

Yaşamda bir olay oluyor, bir duygu kaplıyor içimizi ya da bir hikayenin içinde oluyoruz. İçteki eleştiren ses ortaya çıkıyor ve bir görüş bildiriyor. Biz zannediyoruz ki, bu olaya ilişkin bir görüş söylüyor. Oysa içteki eleştiren ses, olayla ilgili gözleme dayanan bir görüş bildirmiyor. Doğrudan bizi yargılıyor. “Öyle yapmadın, başaramadın, beceremedin, çeneni tutamadın, yine negatif düşündün, sözünü tutmadın.” Bunlar olaya ilişkin görüşler değil. Sorun; yaşanan olay, duygu değil. İçeride bizi yargılayan ses asıl problem. Bu öyle bir ses ki, diktatör gibi, bizi yargılıyor, hata arıyor ve muhteşem bir kolaylıkla klasörler dolusu hata buluyor, suçluyor, kontrolü ele geçirmek istiyor. Ve bu sorun, yani bu yargılayan enerji, yaşamdaki hikaye ile karışıyor, gerçekten uzaklaşılıyor diyor Christopher.

Kendimin ve başkalarının yaşamına baktığım zaman, kendini yargılamanın maliyetinin çok ağır olduğunu görüyorum. Eğer bu diktatör kontrolü ele geçirdiyse, insana adım attırmıyor, keyif aldırmıyor, kendini ve başkalarını takdir ettirmiyor, yaşamla bağlantıyı koparıyor.

Christopher, “Eleştiri ile suçlamayı ayırmayı öğrenmek gerek” diyor. “Elbette kendimizi eleştirmemiz uygun olan durumlar var. Daha fazla dikkatimizi yönlendirmemiz uygun olan, daha kapsamlı ve derinden keşfetmemiz uygun olan durumlar var. İçimizdeki bilge ses bizi bilgelik ve şefkate doğru yönlendirir, seçimlerimize ilişkin bizi tekrar gözden geçirmeye teşvik eder. Ancak bu ses suçlama enerjisinden çok farklıdır.”


Yarın: Ne yapacağız peki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder