31 Ağustos 2009 Pazartesi

Her Gün Ayrı Bir Hayat...

Herhalde yaşamımda son aylarda gittiğim kadar sık kütüphaneye hiç gitmemişimdir… Gittikçe de hoşuma gitmeye başladı kitapların arasında yüzmek…

Odaklandığım konunun dışında da pek çok kitapla haşır neşir oluyorum. Raflardaki kitaplara bakarken, ara ara bazıları göz kırpıyor, el sallıyor gibi oluyor. Çekip raftan, şöyle bir karıştırıyorum içlerini… Genellikle hoşuma giden bir paragrafla, bir cümleyle karşılaşıyorum…

Yine geçenlerde böyle bir kitaba göz gezdiriyordum ki, bir cümle parladı sayfadan:


“İnsan her günü ayrı bir hayat saymalıdır.”
Seneca

(Okuduğum yer: Felsefe Hayatınızı Nasıl Değiştirir, Dr. Lou Marinoff, Pegasus Yayınları, 2007)


Şimdiye kadar “güne son gününüzmüş gibi başlayın”, “bugün bundan sonraki yaşamınızın ilk günüymüş gibi başlayın” şeklinde rehberlikler okumuş, yaşamıma farklı açılardan bakmayı deneyimlemiştim.

Bu söz tam şu dönemde çok hoşuma gitti ve yaşamıma bir canlılık getirdi. Oyun gibi geldi bana:
* “Bunu (ertelemeye çalıştığımız işi, ihtilaflı konuyu) bir sonraki hayatıma aktarmak istiyor muyum?”
* “Gözümü açtığımdan kapatana kadar olan hayatımı nasıl geçirmek istiyorum?”
* “Bu hayatımda keyif var mıydı, yaptıklarımı yürekten yaptım mı, yoksa görev duygusu mu daha ağır basıyordu?”
* “Bu hayatımda gerçekten önemli bulduğum şeylere yöneldim mi?”
* “Bu hayatımın ana teması, konusu, odağı neydi?”
* “Bu hayatımda fark ettiğim en önemli şey neydi?”
* “Bugünkü hayatımı değiştirecek olsam, neyi değiştirirdim, neyi farklı yapardım?”

Bu söz bizi tamamlamaya ve değişime teşvik ediyor gibi…

Hani hep derler ya, ölmeden önce “hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti”, gece gözlerimizi kapatıp, başka bir gerçekliğe kendimizi bırakmadan, o günkü hayatımıza bir film şeridi gibi bakabiliriz. Bu bakış farkındalığımızı ve bilincimizi artırabilir. Ertesi gün yeni hayatımıza gözlerimizi açtığımızda farklı bir farkındalıkla olan’la etkileşime girebiliriz.

Anlamlı, sevgi ve bilgelik dolu nice hayatlar dileğiyle…


1 yorum:

  1. Merhaba,

    Dun bir kanalda Serra Yilmaz gogus kanseri oldugunu duyunca "neden ben? daha cok gencim vucudumda bir organim bana neden ihanet etti" gibi hissettigini anlatti.

    Sonra bir kizi oldugunu ve onunla yasayacak cok gunu oldugunu dusununce uzuldugunu.

    Hastaneye gittiginde kucuk bebeklerin kendisi gibi hasta oldugunu gorunce ise kendini hem sansli hissettigini hem de bugunde uyandim, kimsenin yardimina ihtiyacim olmadan uyandim dedigini. Demek ki bugunu yasacagim ve bu benim icin bir sans diye gecirmis icinden ve o gunden beri o sekilde yasiyormus.

    Diyor ki insan uzuluyor, ihanete ugramis hissediyor. Fakat bir yerden sonra durumu kabullenip, onune bakmak gerekiyor. Cunku yasamak istediklerin var. Istediklerini yapabilmen icin ne yapman gerekiyor?

    Cok etkileyici bir konusma idi. Hic mi duymadik bu cumleleri baskalarindan? Duyduk tabii ki. Hatirlamak iyi geldi.

    Evet her gun ayri bir hayat, her gun, her nefes bahsedilmis bir hediye aslinda.

    Sevgiler.

    YanıtlaSil