Sonunda...
Aylardır emek verdiğim çalışma öyle böyle bitti... Daha doğrusu ilk ve en büyük evresi bitti...
Çok şükür... :)))
Artık duraklat düğmesinden parmağımı çekiyorum... :)
Bugün bir soru var yaşam heybesinden çıkan:
Yaşamın nasıl olması gerektiğine fazlasıyla odaklanıp da, acaba yaşamı kaçırıyor muyuz?
(Bu sorunun çok çeşitli versiyonları olabilir: 'Çocuğumun aslında şöyle olması gerekir' diye düşünmekten, şu anda olan'ı kaçırıyor olabilir miyiz? Şu andaki güzelliklerini, güçlü yanlarını, ihtiyaçlarını, kutlamalarını kaçırıyor olabilir miyiz? Karımızın, kocamızın, kardeşimizin, annemizin, babamızın, patronumuzun, çalışanımızın, arkadaşımızın, otobüs şoförünün, banka memurunun, kayınvalidemizin, her ne ilişkimiz varsa, hatta kendimizin...)
'Olması gereken' bir düşünce, 'olan' ise gerçek... Gerçek ile bağımız ne kadar kuvvetli?
Bugünlük bu kadar olsun... :)
Bugünlük bu kadar olsun, demişsin ama daha ne olsun :)
YanıtlaSilTekrar başlıyor olmana çok sevindim.
Sevgiler
hoşgeldin halecim,
YanıtlaSilgerçek ve olması gereken diyince aklıma 'dişçi'n geldi.dişçi olayını da eklesene buna.
sevgilerimle
çağla
Merhaba Hale!
YanıtlaSilBaskalarinin sorunlarini duymak ta bir cozum olabilir mi acaba ? Persembe toplantilarimizi ozledim, bu yuzden soyluyorum ;)
Tebrikler tekrar!
Teşekkürler hepinize...
YanıtlaSilSevgili Marist, istek varsa, haydi o zaman...