Temmuz 2006
Kendi kendime yaptığım bir inzivayı anlatıyordum. Kendime güzel bir program hazırlamıştım:
Programda her sabah güneş doğmadan kalkma vardı. Zaten iki ay öncesinden bu rutine girmiştim, zor olmadı. Her sabah kalkıp, pencereden gökyüzünü seyretmek çok iyi geldi.
Beden ve ev temizliğinden sonra, o zaman oturduğum evin yakınındaki koruya gidip yürüyordum. Daha kiloluydum o zaman. İlk günler ayaklarımı yerden zor kaldırdığımı hatırlıyorum. Sonra rahatladım, kaslar açıldı. Ancak sonra da yalnızca meyve sebze suyu içtiğim için, yavaşladım. Yine de 4-5 tur atmadan dönmüyordum, 5-6 kilometreye denk düşüyordur herhalde. Kimi günler o kadar yavaşlıyordum ki, yanımdan epey yaşlı insanlar geçiyor, bir süre sonra gözden kayboluyordu. Birkaç kişi benim hasta olduğuma kanaat getirdi :) Şefkat ve acıma dolu gözler ve sözlerle geçiyorlardı yanımdan :)
Yürüyüş parkurunu çoğu sabah ben açıyordum. Nereden mi biliyorum? Örümcek ağlarını ilk geçen olduğumdan. Pırıl pırıl parlıyordu ağlar günün ilk ışıklarıyla. Olabildiğince zihnimi o anda yaşadıklarımda tutuyordum. Ağaçlarla muhabbetim iyiydi. Gittikçe daha da detaylar görüyordum. Sürekli aynı yerlerden geçmenin bir faydası da bu. Daha derinleşme, daha detay görme mümkün oluyor. Sonuna doğru da koruda güzel bir yerde oturuyor, nefes egzersizi yapıyordum. Beynime daha çok kan gittiğini hissediyordum, sanki ruh halim bile değişiyordu. Artık serotonin mi salgılanıyordu, onu bilemem. Çok basit ama çok etkisini gördüğüm bir uygulamaydı.
Sonra eve dönüp, yoga yapıyordum. Daha önce gruplara katılmış, öğretmen eşliğinde yoga yapmıştım. Bu kez bir kitaptan yararlanıyordum. Çok güzel bir kitap almıştım yıllar önce, epey detay veren. O kitaptan başlangıç seviyesinde belli asanaları seçtim ve kendime bir program öğrettim. Bu inzivanın sonunda artık 20-25 dakika kadar kendi ihtiyaçlarıma ve keyfime uygun bir yoga programını izleyebiliyordum. Nasıl mutlu oldum. Yıllarca başkalarını gördükçe, imrendiğim ama gözümde büyümüş bir durum hop diye oluvermişti. Şimdi hop diyorum ama hop değil tabii, mızırdandığım günlerde bile yapa yapa oluşan bir şey.
Yine yıllar içinde bir sürü bilgi, araç birikmişti elimde, bir türlü uygulamaya koyamadığım ama bir gün mutlaka uygulamak istediğim. Beden fırçası, aromaterapi kitabı ve yağları, masaj kitabı, burun temizleme kabı, bazı detoks kitapları, çeşitli bitki çayları (rezene, adaçayı, ısırgan). Hepsini sıraya koydum. Tam bir keyif ve keşif haliydi. Kendimi Disneyland’de gibi hissediyordum. Oyun oynuyordum sanki. Bedenim böyle ilgi görmemişti tüm hayatım boyunca. Aç kalışına pek şikayet etmiyordu o yüzden.
Buraya kadar ki kısmı eğlenceli kısım. Bir de iç alemde yaptıklarım var. Öğleden sonra bu kısma ayrılmıştı.
Programda her sabah güneş doğmadan kalkma vardı. Zaten iki ay öncesinden bu rutine girmiştim, zor olmadı. Her sabah kalkıp, pencereden gökyüzünü seyretmek çok iyi geldi.
Beden ve ev temizliğinden sonra, o zaman oturduğum evin yakınındaki koruya gidip yürüyordum. Daha kiloluydum o zaman. İlk günler ayaklarımı yerden zor kaldırdığımı hatırlıyorum. Sonra rahatladım, kaslar açıldı. Ancak sonra da yalnızca meyve sebze suyu içtiğim için, yavaşladım. Yine de 4-5 tur atmadan dönmüyordum, 5-6 kilometreye denk düşüyordur herhalde. Kimi günler o kadar yavaşlıyordum ki, yanımdan epey yaşlı insanlar geçiyor, bir süre sonra gözden kayboluyordu. Birkaç kişi benim hasta olduğuma kanaat getirdi :) Şefkat ve acıma dolu gözler ve sözlerle geçiyorlardı yanımdan :)
Yürüyüş parkurunu çoğu sabah ben açıyordum. Nereden mi biliyorum? Örümcek ağlarını ilk geçen olduğumdan. Pırıl pırıl parlıyordu ağlar günün ilk ışıklarıyla. Olabildiğince zihnimi o anda yaşadıklarımda tutuyordum. Ağaçlarla muhabbetim iyiydi. Gittikçe daha da detaylar görüyordum. Sürekli aynı yerlerden geçmenin bir faydası da bu. Daha derinleşme, daha detay görme mümkün oluyor. Sonuna doğru da koruda güzel bir yerde oturuyor, nefes egzersizi yapıyordum. Beynime daha çok kan gittiğini hissediyordum, sanki ruh halim bile değişiyordu. Artık serotonin mi salgılanıyordu, onu bilemem. Çok basit ama çok etkisini gördüğüm bir uygulamaydı.
Sonra eve dönüp, yoga yapıyordum. Daha önce gruplara katılmış, öğretmen eşliğinde yoga yapmıştım. Bu kez bir kitaptan yararlanıyordum. Çok güzel bir kitap almıştım yıllar önce, epey detay veren. O kitaptan başlangıç seviyesinde belli asanaları seçtim ve kendime bir program öğrettim. Bu inzivanın sonunda artık 20-25 dakika kadar kendi ihtiyaçlarıma ve keyfime uygun bir yoga programını izleyebiliyordum. Nasıl mutlu oldum. Yıllarca başkalarını gördükçe, imrendiğim ama gözümde büyümüş bir durum hop diye oluvermişti. Şimdi hop diyorum ama hop değil tabii, mızırdandığım günlerde bile yapa yapa oluşan bir şey.
Yine yıllar içinde bir sürü bilgi, araç birikmişti elimde, bir türlü uygulamaya koyamadığım ama bir gün mutlaka uygulamak istediğim. Beden fırçası, aromaterapi kitabı ve yağları, masaj kitabı, burun temizleme kabı, bazı detoks kitapları, çeşitli bitki çayları (rezene, adaçayı, ısırgan). Hepsini sıraya koydum. Tam bir keyif ve keşif haliydi. Kendimi Disneyland’de gibi hissediyordum. Oyun oynuyordum sanki. Bedenim böyle ilgi görmemişti tüm hayatım boyunca. Aç kalışına pek şikayet etmiyordu o yüzden.
Buraya kadar ki kısmı eğlenceli kısım. Bir de iç alemde yaptıklarım var. Öğleden sonra bu kısma ayrılmıştı.
Devamı geliyor...
sevgili halecim,
YanıtlaSilyoga-aroterapi-masaj kitaplarin hakkinda detay yazabilir misin?
benim gibi merak edenlere de ilk elden kaynak olabilir.sevgilerimle
cagla
bedene ilgi göstermek sahiden çok önemli, bunu ben de son günlerde sıkça düşünür oldum; onu ihmal ettiğimi ve özen göstermediğimi düşünüp üzüldüm doğrusu biraz..
YanıtlaSilbu konuda ne yapabilirim, bi bakayım...
çiğdem
Çağlacım...
YanıtlaSilSoruna cevap yazmam çok uzun sürdü, zira kitaplar Türkçe basıldı mı diye araştırayım istedim, bir türlü buna zaman bulamadım. Neyse baktım. Durum şu:
Yararlandığım kitapların çoğu İngilizce. İsimlerini yine de yazacağım. Yoga kitabının Türkçesini gördüğümü zannettim ama internetteki tüm aramalarım bunun aksini söylüyor. Bana göre çok iyi bir kitap, hem detaylı, hem hangi asananın hangisinin ardından yapılmasının uygun olduğunu, farkındalığı nereye yönlendirmek gerektiğini anlatıyor. Tabii ben baştaki en basit asanalarla kendime bir program yapmıştım ama o bile harika hissettirmişti beni. Yine bir şevke gelsem de keşke, rutine soksam.
Kitaplar:
Asana Pranayama Mudra Bandha- Swami Satyananda Saraswati
Bihar Yoga Bharati, Munger, Bihar, India
1996
Don Carlos’un Öğretileri
Victor Sanchez
Söz Yayın, 2003
Essential Aromatherapy
Susan Worwood
New World Library, 1995
The Book of Massage
The Complete Step-by-Step Guide to Eastern and Western Techniques
Lucinda Lidell, Gaia Book
Alexander Technique
Richard Craze, Teach Yourself Books
Bir de detokslarla ilgili kitaplar vardı. Kütüphanemi didik didik ettim, kitapları bulamadım. Herhalde bir arkadaşım unuttu iade etmeyi. Kitapçılarda uygun kitaplar gözüne çarpacaktır eminim.
Tam da bahar geliyor, iç dış bahar temizliği için harika bir zaman. Değil mi Çiğdem?